SOFT POWER NEDİR?
Soft Power Nedir? sorusunu basite indirgeyerek cevaplayacak olursak Soft Power yumuşak güç demektir. Gücün savaş, silah, nükleer tehdit gibi kaba kuvvet yerine; kültürel faaliyetler, yaşam tarzı, karşı tarafta bırakılan iyi izlenim gibi bir başka şeklidir. Yumuşak güç; bir ülkenin sahip olduğu ayrıcalıklar, gelişmişlik seviyesi , halkın refah düzeyi ile dayatma ve baskı olmadan diğer ülkelerin ona hayranlık beslemesi ve büyük bir özenle onun yolundan gitmeye çalışması olarak belirtilebilir.
Kavram ilk kez Joseph S. Nye’nin kaleme aldığı “Liderliğe Zorunluluk: Amerikan Gücünün Değişen Doğası” isimli yapıtta soğuk savaş etkisi altında nispeten güçten düşen Amerikanların halen uluslararası etkin güç olduğunu açıklamak için dile getirilmiştir.
90’lar ve sonrasında yavaş yavaş siyaset, medya ve akademi alanlarında yüksek sesle dile getirilmeye başlanmıştır. Önceleri realist yaklaşım sonucu, gücün kaba kısmı yani; sermaye kaynakları, jeopolitik avantajlar, maddi getiriler gibi kavramlar ön planda tutulurken neoliberallerin soft power olgusuyla bu kavramların yerini müşterek ilişkiler, demokrasi ve uluslararası hukuk, diplomasi, kültürel faaliyet gibi yenileri almıştır.
Nye’ın tanımlamasına göre yumuşak güç başlıkları;
- Diğer milletleri cezbedecek kültürü,
- Yurtiçi ve yurtdışında uyumlu hareket ederek sadık kaldığı siyasi değerleri,
- Meşru ve ahlaki olarak otoriter görülen dış politikaları (Nye, 2008b: 97),
- Gündem yarattığı ve gündemin çerçevesini belirlediği, kendine özendirme hallerinde kurumlar veya devlet dışı örgütler, olmak üzere dört başlık altında sıralayabiliriz. (Nye, 1990b: 166; Keohane ve Nye, 1998: 86).
SOFT POWER KULLANIMINA BAZI ÖRNEKLER
Almanya
İkinci Dünya Savaşı sonrasında uluslararası ilişkilerin yeniden düzenlenmesi ve yeni dünya kuralları neticesinde Almanya, savaş sebebiyle sahip olduğu kötü izlenimi toparlayabilmek için yoğun uğraşlar içerisine girmiştir. Bu prestij düzeltme sürecinde seçkin spor organizasyonları ile diğer milletler üzerinde pozitif bir etki bırakmak istemiştir. Bu sürece spor organizasyonları ile başlamak kulağa ilginç gelebilir. Fakat burada göz ardı etmememiz gereken nokta spor organizasyonlarında konunun spordan ibaret olmadığıdır. Bu gibi etkinlikler, dünyanın dört bir yanından insanların ağırlandığı, ev sahibi ülkenin kendi kültürel tanıtımını yaparak yumuşak gücünü sağlamlaştırdığı etkinliklerdir.
Almanya, güzel yönetilen bir süreç sonrasında, 2006 Dünya Kupası’na başarıyla ev sahipliği yapmıştır. Alman halkı bu süreç boyunca yoğun milli duygular içerisinde ülkenin her tarafını bayraklarla donatmış ve şölenlerle şenlendirmiştir. Ayrıca dünyanın her tarafından milyarlarca insan, bu resitali izlemiş ve Almanya’nın yeni yüzünü yakından tanıma fırsatına erişmiştir. Turnuva boyunca ülkeye 2 milyon turist gelmiş ve ülkenin imajına gözle görülür katkıda bulunmuşlardır. Bu imajın iyileşmesinin en önemli göstergelerinden biri ise Almanya’nın Anholt-GfK Roper Ülke Sıralaması’nda* 2004’teki yedincilikten 2006’da ilk sıraya yükselmesi ve 2012’ye kadar ilk sırada kalmasıdır.
*Anholt-GfK Roper Ülke Sıralaması: Global anlamda insanların diğer ülkeler hakkında düşüncelerini ve görüşlerini öğrenip ülkelere göre analitik sıralama yapan bir araştırmadır.
Fransa
Fransa, uluslararasında tarihi, edebiyatçıları ve müzisyenleriyle sağlam temellerde bulunmaktadır. Bu durumun farkında olan Fransız yönetimleri diğer ülkelerle kültürel ve akademik ilişkiler kurmakta büyükelçiliklerini, Fransız Kültür ve Francais Alliance derneklerini kullanmaktadır. Bu amaç uğrunda Fransız büyükelçilikleri kültür, ekonomi, savunma gibi alanlarda tasniflenmiştir. Ayrıca Fransızca dünya üzerinde en çok kullanılan 9. dil olmakla beraber dünyada en çok izlenilen beşinci televizyon kanalı olan TV5 Monde, 210 milyon haneye Fransız kültürünü taşımaktadır.
İtalya
İtalya’nın yumuşak gücüne katkıda bulunan değerlerden biri kuşkusuz Vatikan’dır. Ne kadar kendi başına bir devlet gibi görünse de dünya kamuoyunda Vatikan’ın İtalya’ya olumlu etkileri bulunmaktadır. Başkent Roma adıyla bile Roma İmparatorluğu’nun merkezi olarak görüldüğünden marka haline gelmiş ve İtalyan algısını diğer halkların gözünde ayrı bir statüye getirmiştir.
İspanya
İspanya’nın yumuşak güç faktörlerinden belki de en önemlisi İspanyolcadır. İspanyolcanın bu kadar yaygın olmasının temelinde elbette coğrafi keşifler yatıyor. Bu keşifler sonucunda İspanyolca, zamanla sömürge ülkelerindeki tek baskın dil olmuştur. Latin Amerika dahil olmak üzere şu anda bu dili 500 milyondan fazla insan ana dili olarak konuşmaktadır, bu sayı İngilizceden bile fazladır. Bu durum başta İspanya olmak üzere İspanyolcayı anadil olarak kullanan toplamda 21 ülkede yumuşak güç kullanımı için küresel anlamda geniş bir alan sağlamaktadır.(2)
ABD İLE ÇİN ARASINDAKİ SOFT POWER MÜCADELESİ
ABD tarafında yumuşak güç, hükümetten ziyade okullar, film sektörü, müzik sektörü gibi sivil oluşumlar ile sağlanmaktadır. Soğuk Savaş sırasında ABD; Rock’n Roll türü müziği, Hollywood filmlerini, Blue Jeans’leri (kot pantolon) ve Coca Cola’yı sosyalist ülkelere kendi yaşam tarzını empoze etmek için kullanmıştır.
Çin’de ise yumuşak güç, tam tersi vaziyette çoğunlukla hükümet kontrolündedir. Çin’in büyük ekonomik kaynakları ve zengin kültürel ürünleri vardır. Ama bunları kullanma konusunda henüz başarı elde etmiş değildir. Son olarak neticelendirirsek Çin’de ABD tarafına karşı en sert tutumda olan hatta düşmanca hisler besleyen vatandaş bile Hollywood filmlerini izleyip, kola içip, hamburger yerken, Amerikan pop müziği dinlemektedir.(3)
Kaynakça
- ÖZEL, CENGİZ. “YUMUŞAK GÜCE BÜTÜNSEL BAKIŞ.” Güvenlik Bilimleri Dergisi 7.1 (2018): 1-27.
- Yilmaz, Ayhan Nuri, and Gökmen Kiliçoglu. “Avrupa Birliği’nin Yumuşak Güç Kullanımı ve Diğer Ülkeler Üzerindeki Olumlu Etkisi.” Bartın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 8.15 (2017): 83-118.
- ESEN, Barış. “YUMUŞAK GÜÇ ÖRNEĞİ: ÇİN.”