TIPTA GÜNCELLER

Uyuyarak Yaratıcılık Artırılır Mı?

Hayatta kalmak için belli bir sürenin üstünde uyumak zorunda olduğumuz bir gerçek. Peki, uykuyu yaratıcı düşünme gücümüzü artıracak bir araç olarak kullanabilsek, hem de bu çok uzun bir süre almasa harika olmaz mıydı? Gelin bunun ne ölçüde mümkün olduğuna birlikte göz atalım.

Science Advances dergisinde yayınlanan 8 Aralık 2021 tarihli makalede ilginç bir uyku metodunun yaratıcılık üstünde etkisi olup olmadığının araştırıldığını görmekteyiz.Bahsi geçen metodun, tarihte Thomas Edison ve Salvador Dali gibi şahsiyetler tarafından kullanılmış olduğu da bilinen bir gerçek.

Yöntem kısaca, yere düştüğünde ses çıkartarak kişiyi uyandıracak bir nesnenin elde tutulmasıyla uyunmasını kapsamaktadır. Uykudan uyanılan bu evre, N1 ya da hypnagogia olarak adlandırılır. Uykunun daha derin aşamalarına geçmeden önce uyku-uyanıklık arasında sadece birkaç dakika süren bir evredir ve normal uyku zamanının yaklaşık %5’i bu evrede geçirilir. Bu aşamada gözler kapalıyken renkler, şekiller hatta küçük rüyalar görmek mümkündür fakat etrafta olan biten de duyulabilir.

Birkaç deneysel çalışma; uykunun istatistiksel düzenlilikleri derlemeye, sorunları çözmeye veya yaratıcılığı teşvik edecek şekilde çağrışımsal anıları yeniden düzenlemeye yardımcı olduğunu göstermiştir. Uyku literatüründe yaratıcı problem çözmede uykunun rolünden sık sık bahsedilse de bu konudaki destekleyici kanıtlar, bellek konsolidasyonu gibi diğer bilişsel işlevlerle karşılaştırıldığında beklenmedik bir şekilde azdır. Mevcut araştırmaların çoğu, hızlı göz hareketi (REM) uykusu ve yavaş dalga uykusunun yaratıcı problem çözmedeki rolüne odaklanmıştır. REM dışı uykunun (N1) ilk evresi çok az ilgi görmüştür ve bilişsel rolü büyük ölçüde bilinmemektedir.

Bu deneyi tasarlayan araştırmacılar ise N1’in yaratıcılık için ideal bir kokteyl sunduğuna inanıyor. Yaratıcı bilişin sırasıyla, fikir üretme-değerlendirmeyi destekleyen spontane düşünme ve bilişsel kontrol ile ilgili beyin ağları arasındaki dinamik bir etkileşime dayanması beklenir. Uyku başlangıcı periyoduyla ilgili beyin görüntüleme çalışmaları, N1’in yaratıcılığa aracı olan bu ağları tam olarak devreye soktuğunu göstermiştir. Ek olarak N1’e, uyanma deneyimlerini gevşek bir şekilde ilişkili anılarla bağlayarak yaratıcı bir şekilde birleştiren istemsiz, spontane, rüya benzeri algısal deneyimler eşlik eder. Bu tür hipnagojik deneyimler, uyanık spontane düşüncelerin (bilinç akışı) alevlenmiş bir versiyonu olarak düşünülebilir ve benzer şekilde yeni fikirlerin üretilmesini teşvik eder.

Bu hipoteze uygun olarak gün içinde sık sık uykuya geçiş yapan bir popülasyon olan narkolepsili hastalarda artan bir yaratıcı potansiyel bildirilmiştir. Daha sonraki bir çalışma, hipnagojik halüsinasyonları narkolepside yaratıcılığın anahtar modülatörü olarak tanımlamıştır.

Öte yandan N1’deki talamik deaktivasyon genellikle korteksinkinden birkaç dakika önce gelir. Bu da yürütme yeteneklerinin bu aşamada tamamen ortadan kaldırılmadığını düşündürür. Tutarlı bir şekilde, denekler bazen N1’de davranışsal tepkiler üretebilir ve genellikle beklenmedik bir şekilde N1’den uyandıklarında uyanık olduklarını bildirirler. Bu gözlemler, N1’in bireylerin çevrelerinden ayrılmaya başladıkları ve bu nedenle yaratıcı kıvılcımları tanımlamaya yönelik mantıksal yeteneklerini korurken zihinlerinin dolaşmasını özgürce izleyebildikleri melez, “yarı berrak” bir durum olduğu görüşünü desteklemektedir.

Şimdi de yazımıza konu olan deneyin içeriğini inceleyelim. Araştırmacılar bu yöntemin sıradan insanlarda da işe yarayıp yaramayacağını test etmek için deneyden önceki gece kolayca uykuya dalabilmeleri adına uyarıcılardan kaçınmalarını ve normalden biraz daha az uyumalarını istedikleri 103 sağlıklı deneği kabul ettiler.

Deneklere aşağıda örneklendiği şekilde 8 sayıdan oluşan bir örüntü verildi ve 9. sayıyı bulabilmeleri için iki kural söylendi: Eğer önceki ve sonraki rakamlar aynıysa o rakamı (“aynı” kuralı), eğer farklılarsa diğer rakamı (“farklı” kuralı) cevap olarak belirtmeleri istendi. Onlara önceden söylenmeyen kural ise ikinci cevabın son cevapla her zaman aynı çıktığıydı. Erken aşamada gizli kural hakkında fikir sahibi olan katılımcılar ise (%15.53, 103’ün 16’sı) sonraki analizlerin dışında bırakıldı.

Denekler 10 örüntü çözdüler ve 20 dakikalık bir mola verildi. Mola süresince katılımcılar; karanlık bir odada, ellerinde bardak tutarak ve gözleri kapalı halde, sandalyede uzandılar. Bardak düşüp uyanırlarsa en son hatırladıkları zihinsel içeriği yüksek sesle bildirmeleri söylendi. Katılımcıların N1 aşamasından daha derin olan N2 aşamasına sürüklenip sürüklenmediğini tespit etmek için bir elektroensefalogram (EEG) kullanıldı. Araştırmacı ekibinden Delphine Oudiette, bunun amacının diğer uyku evreleriyle herhangi bir kontaminasyon olmadan N1’in spesifik etkisini izole etmek olduğunu belirtiyor ve ekliyor “Popüler görüşün aksine yaratıcılık, sanat gibi belirli alanlarla sınırlı değildir. Yaratıcılık, iki öğe içerir: özgünlük ve bağlama yararlılık.”

Deneyin devamında uyanan katılımcılar ilk seanstan daha fazla sayıda olacak şekilde örüntüler çözmeye devam ettiler ve araştırmacılar bu sefer daha hızlı olup olmadıklarını veya gizli kuralı çözüp çözmediklerini test ettiler. N1 etabında en az 15 saniye geçiren katılımcıların gizli kuralı keşfetme şansının %83, uyanık kalanların ise %30 olduğu belirlendi.

Oudiette, iki grup arasındaki tek farkın bir dakika olduğunu söyledi. “Bu muhteşem bir sonuç. Katılımcılar N2’ye sürüklendiklerinde, etkiler ortadan kalktı.”

Katılımcılara dinlenirken ne düşündüklerinin sorulduğunu öncesinde belirtmiştik. Bir katılımcı, “Bir noktada hastanede bir at gördüm. Bir de benim gibi aynı deneyi yapan, çok daha yaşlı ve yüzünde plastik bir miğfer olan bir adam vardı” derken bir diğeri, “Suyun kenarındaymışım gibi hissettim, rüzgâr yok, yazın ılıman bir ormanda olduğu gibi havadar sesler vardı.” dedi. Oudiette bu konuda, “Bu deneyimlerin araştırmada hiçbir rol oynamadığı düşünülemez, bu noktada daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.” diyor.

İnsan hayatının ayrılmaz bir parçası olan uykunun ciddi şekilde araştırılması gereken karmaşık bir süreç ve beynimizin halen gizemlerle dolu bir yapı olduğunu net şekilde görmekteyiz. Hayatımızın hangi aşamasında bize yardımcı olabileceğini kestiremeyeceğimiz böyle bir deneyin yapılış aşamalarını ve sonuçlarını elimden geldiğince açıklamaya çalıştım. Umarım hayatınıza bir şeyler katabilmişimdir. Yeni yazılarda görüşmek dileğiyle.     

Kaynakça

  • Karataş, A. B. (2021, Aralık 23). Bilim İnsanları, Bir Uyuma Metodunun Yaratıcı Düşünmeyi Arttırdığını Keşfetti. Webtekno: https://www.webtekno.com/bu-uyku-yontemi-yaraticiligi-arttiriyor-h118416.html adresinden alındı
  • Sajwar, R. (2021, Aralık 12). This Sleep Hack Can Spark Creative Thinking, Scientists Say. Wonderful Engineering: https://wonderfulengineering.com/this-sleep-hack-can-spark-creative-thinking-scientists-say/ adresinden alındı
  • Lacaux C, Andrillon T, Bastoul C, Idir Y, Fonteix-Galet A, Arnulf I, Oudiette D. Sleep onset is a creative sweet spot. Sci Adv. 2021 Dec 10;7(50):eabj5866. doi: 10.1126/sciadv.abj5866. Epub 2021 Dec 8. PMID: 34878849; PMCID: PMC8654287.
Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu