ELEŞTİRİ & FELSEFEPSİKOLOJİ
Trend

HASTA YAKINI OLMAK: Hastalık Bir Savaşsa Hasta Yakını Son Kaledir!

“Annesi, bebeğinizin elleri sık sık titrer mi? Parmağınızı tutup kavrayabiliyor mu? Peki, başını dik tutabiliyor mu?”

Bu soruları işitir işitmez annenin zihninde bir şimşek çakar ve aslında bebeğinin gelişiminin, diğer bebeklere göre geride olduğunu fark eder. Birden bire emme refleksinin zayıf olduğu, başını hep geriye attığı ve kollarını istediği gibi hareket ettiremediği gözlerinin önüne gelir. Artık doktora “Bebeğimin nesi var?” diye sormasına gerek kalmamıştır. Çünkü tıbbi teşhisi ne olursa olsun artık bebeğinin yürüyemeyeceğini, oyuncaklarıyla oynayamayacağını hatta konuşamayacağını anlar. Kabullenemez ama anlar. İşte hasta yakını olmak bu kadar anidir.

Özel ihtiyaçları olan bir bebek dünyaya geldiğinde aile üyeleri kendilerini bebeğe göre uyarlar. Gündelik rutinlerini bebeğin ihtiyaçları doğrultusunda belirlemeye başlarlar. Veya gencecik insanların başına gelen kronik bir hastalık düşünün, o zaman da değişmez mi bütün düzenler? Ya da akrabalarının başına kalan ömrünü öyle geçireceği yaşlılığa bağlı bir hastalık gelir çat diye. Bütün bu senaryoların ortak noktası artık hayatın merkezinde hasta ve hastalık olacağı gerçeğidir. Hiç şüphesiz hastanın hayatı derhal en ön plana alınır. Peki ya hasta yakınının hayatı? Hastalıklar sadece hastayı değil, bütün yakın çevresini etkiler. Hasta yakınları, hastaya her açıdan destek olmaya çalışırken kendilerini unuturlar. Dış dünyadan soyutlanırlar. Yaşam tarzları değişir, roller yeniden paylaşılır, ekonomik zorluk artar, geleceğe yönelik belirsizlik ve hastayı kaybetme korkusu baş gösterir. Bu tür hisleri derin bir şekilde yaşarken, hastaya hiçbir şey hissettirmemeye çalışırlar. Elbette bütün bunlar hasta yakınlarında oluşabilecek depresyon ve anksiyete için ciddi risk oluşturmaktadır.

Araştırmalara göre dünya çapında yaşlı nüfusun artması, yaşlı bakımını profesyonellerin değil yakınlarının üstlenmesine neden oluyor. Bu kişiler de çoğunlukla karısına ya da kocasına bakan eşler veya engelli çocuğunun bakımına kendini adayan anne-babalar oluyor. Bahsi geçen durumun ne kadar yaygınlaştığının ispatı ise şu an Amerika’da 65 milyondan fazla hastaya sağlık profesyoneli olmayan aile bireyleri tarafından bakılmasıdır. Bu da kendini önemsememeyi göze almış 65 milyondan fazla hasta yakını diğer bir deyişle “potansiyel hasta” var demektir.

HASTA YAKINININ SORUMLULUKLARI
Hasta yakınlarının hastaya karşı olduğu gibi kendilerine karşı da birtakım sorumlulukları vardır. Hadi bu sorumlulukları iki başlıkta inceleyelim;

A) Hastaya Karşı Sorumluluklar: Ani şekilde ortaya çıkan kronik bir hastalıkta mevcut duruma uyum sağlamak hem hasta hem de yakını için oldukça önemlidir. Bir kişi hasta olmayı ya da hasta yakını olmayı ne kadar kabullenirse o kadar kolay başa çıkacaktır. Acil durumlarda aranacak kişileri ve yapılacak müdahaleleri iyi bilmek hasta yakınının kendisine kolaylık sağlarken hastanın kritik olabilecek durumu için de büyük önem taşır. Bilgi kirliliğini önlemek amacıyla hastanın internette doğrulanamayan kaynaklardan araştırma yapmayı bırakması sağlanıp, doğru bilgiyi hekiminden alması konusunda hasta birey ikna edilmelidir. Çünkü hepimiz biliyoruz ki arama motoruna “Başım ağrıyor!” yazsak beyin tümörü, “Göğsümde ağırlık hissediyorum.” yazsak kalp krizi, “Bacaklarım morarıyor.” yazsak kanser teşhisi koyuyor. Yani en uzak ve en korkutucu senaryoları felaket tellalı gibi önümüze sıralıyor. Hatta birçoğu tıbbi olarak kanıtlanmış bile değil!

Hastaya karşı sorumluluklar listesinde teşhisini hastaya açıklamak zorlukta başı çekiyor. İlk etapta ne kadar detaylı bilgi verileceği hasta yakının insafına göre değil konuşmaya göre şekillenmelidir çünkü ne kadar tanırsanız tanıyın her bireyin tepki mekanizması o duruma hastır, yaşamadan hastanın kendisi bile tahmin edemez. Buna karşın, eskiden ağır teşhisler hastadan saklanır ve sadece yakınlarına söylenirdi. Artık bunun çoğunlukla yanlış bir davranış olduğunu görebiliyoruz. Tahmin edersiniz ki hastalar gerçeği bilmeyi, belirsizliğe tercih ediyor. Yapılan bir çalışmaya göre hem tıp fakültesi öğrencileri hem de diğer fakülte öğrencileri, doktorun hastaya tanı ve tedavi seçeneklerini bütün yönleriyle açıkça anlatması gerektiğini düşünmektedir. Katılımcılara göre bu konuda önemli olan haberin veriliş şeklidir. Kötü haberin veriliş tarzı, hastalığın kabullenilmesinde ve tedaviye uyumda etkili olabilir. Bu nedenle bu çalışma, doktorun hastaya kötü haber vermesinin eğitim ve deneyim gerektiren bir durum olduğunu ortaya koymuştur.[1]

B) Kendisine Karşı Sorumluluklar: Hasta yakınlarından çoğu kendilerini her şeyi tek başına yapması gerektiği hatasına inandırırlar. Dinlenmeyi kendine yasaklayan hatta bunu hastaya ihanet olarak gören çok fazla hasta yakını var. Oysaki bu hem teorikte hem pratikte imkânsızdır. Bilinmelidir ki sevdiğiniz birinin bakımını başkasına bırakmak, ona kötülük yapmak değildir. Bu süreçte herkesin kendi sağlığını korumaya tabii bir hakkı vardır. Eğer bakacak başka kimse yoksa bile hasta yakını kendine çok yüklenmemeli, kendi rutininden uzak kalmamalı, duyguları çok yükseldiğinde rahat hissettiği kişi ya da kişilerle bunu paylaşma özgürlüğünü kendine tanımalı ve büyük bir zorlanma anını beklemeden psikolojik destek talep etmelidir. Unutmayın ki başkalarına iyi bakabilmek için öncelikle kendinize çok iyi bakmanız ve önce sizin sağlığınızın yerinde olması gerekir.

HASTA YAKININDA DEPRESYON VE ANKSİYETE
Hiç “o durumda” bulunmadan, sevdiği birini hastane köşelerinde beklemeden, maddi ve manevi bakım yükünün altına girmeden kimsenin ahkâm kesemeyeceği konulardan biridir hasta yakını olmak. Tüm dünyada hasta olmak ile karşılaştırıldığında hasta yakını olmanın daha eforsuz olduğu kabul edilse de özellikle kronik hastalıklar, hastaları olduğu kadar yakınlarını da açmazların ortasında bırakıyor. Hatta bazen hasta yakını, yaşadığı stresten dolayı kendi sağlığından olabiliyor. Araştırmalara göre bu süreçte hasta yakınları; hastalardan daha fazla anksiyete, depresyon, yorgunluk, rol çatışması ve sosyal izolasyon yaşıyor. Hasta yakınlarında oluşan negatif etkiler hastalığın ciddiyeti, evresi, süresi, tedavinin ağırlığı, hastanın yaşı, yakınlık derecesi vb. parametrelere göre değişebiliyor. İleri evre hastalığa sahip veya küçük yaştaki hastaların yakınlarında psikolojik rahatsızlıkların oluşma olasılığı daha yüksek olarak saptanmıştır. Bu nedenle bakım veren aile üyeleri ‘gizli hastalar’ olarak tanımlanmaktadır.

Hasta bakıcı görevini üstlenmiş bir hasta yakınının anksiyete ve depresyon yaşaması, sürecin bir parçası olarak görülmektedir aslında. İçinde bulunulan yoğun fiziksel aktivite; kalp hastalığı veya diyabet gibi çeşitli hastalıklara sebep olabilir. Çoğu zaman kendi beslenmelerine gerektiği özeni göstermediklerinden kilo ve beslenme bozukluklarına sık rastlanılır. Araştırma bulguları, hasta yakınlarının en az yarısında tükenmişlik duygularına bağlı olarak bu tip duygusal ve fiziksel problemlerin olabileceğini göstermektedir.

HASTA VE YAKINLARINA PSİKOLOJİK DESTEK
Kronik hastaların ve hasta yakınlarının uyum becerileri ile zorlayıcı durumlarla baş etme becerilerini geliştirmek ve psikososyal açıdan desteklemek en az fiziksel olarak hastalığı tedavi etmek kadar önemlidir. Bu konuda kullanılan çeşitli tedavi ve psikoterapi yöntemleri şunlardır:
Aile Terapisi: Aile üyelerinin yaşadığı herhangi bir zorluk/hastalık, tüm aileyi etkilediğinden kronik hastalıkla baş etmede aile bireylerini güçlendirmek, duygusal olarak yaşadıkları zorluğu paylaşmalarına olanak tanımak, birbirleri ile aralarındaki ilişkiyi desteklemek, yaşanan sorunun birlikte çözümlenebilmesi için yol göstermek için uygulanır.
Bireysel Psikoterapi: Aniden ortaya çıkan kronik rahatsızlıklarda hasta bireyin yaşamını ivedilikle yeniden uyarlaması, sınırlandırmalar konusunda esneyebilmesi, gündelik rutinini yeniden ayarlaması konusunda psikoterapinin büyük ölçüde faydası olmaktadır. Bireyin sorunla baş etme becerilerini güçlendirmek ve ona destek olmak oldukça kritik bir öneme sahiptir.
Grup Terapisi: Benzer şekilde kronik hastalık yaşayan kişilerin yalnız olmadıklarını hissetmeleri ve deneyim paylaşımını sağlayan bir diğer etkili yöntemdir.
Medikal Tedavi: Gerekli durumlarda, kronik hastalığın yarattığı öfke, üzüntü ve kaygı (stres) belirtilerini hafifletmek amacıyla ilaç kullanılması uygun görülürse medikal tedaviye başvurulur.

HASTA YAKINLARINA ÖNERİLER
Depresyon, dilediğiniz zaman ondan kurtulabileceğiniz basit bir sorun değildir ve tedavi edilmezse daha çeşitli fiziksel ve ruhsal hastalıklara neden olabilir. Bu da hastaya gösterdiğiniz ilgi ve bakımın kalitesini düşürebilir. En az hastaya verildiği kadar önem verilmesi gereken şey hasta yakınının en iyi durumda olmasıdır. Çünkü hasta yakınının durumu, hastanın ruh halini de beraberinde sürükler.

Sonuçta hepimiz hasta yakını ya da hasta yakını adayı olduğumuzdan, bir gün ihtiyacınız olur diye psikiyatristlerin önerilerini paylaşmak isterim:
•Kendinizi ihmal etmeyin. Bu bencil bir davranış değildir, sevdiğiniz insana daha fazla destek olmanızı sağlayacaktır.
• Sağlığınıza dikkat edin. Fiziksel sağlığınızı korumak, duygusal sağlığınızı korumak için önemli bir detaydır.
• Duygularınızı asla kenara atmayın. Sinirlenmeye, depresif olmaya, ağlamaya hatta gülmeye sizin de hakkınız var.
• Geceleri iyi uyuyun. Dinç olmanız ve sağlığınızı korumanız için en temel şartlardan biri kaliteli uykudur.
• Pozitif kalın. Sevdiğiniz kişiye yardımcı olmak, onun hayatında önemli ve olumlu değişimlere neden olmak size büyük bir manevi olgunluk katacaktır.
• Sınırlı gücünüz olduğunu unutmayın. Hastanız karşı olsa bile başkalarından yardım isteyebilirsiniz. Her şeyi tek başınıza yapmak zorunda olmamanız bir yana, zaten hem sağlıklı kalıp hem de tek başınıza son kaleyi oynamanız mümkün değildir.
• Sevdiğiniz kişinin bakımını başkasına bırakmak önce kulağa pek hoş gelmeyebilir ama biraz ara vermek emin
olun size çok iyi gelecektir. Sizin yerinize, yakınınıza en az sizin kadar iyi bakabilecek diğer alternatifler ise şöyle:
Yaşlı Bakım Evleri – Diğer adıyla Huzur Evi’dir.
Hastaneler – Eğer sağlık durumu da bunu gerektiriyor ise yakınınız bir süre hastanede uzman kişiler tarafından bakılabilmektedir.
Evde Bakım – Hastanızın ev konforunda bakım alabilmesi için profesyonel sağlık çalışanlarının verdiği hizmettir.
Bakıcı – Hastanın ilaçlarını doğru zamanda ve doğru dozda almasını sağlayan, kişisel bakımı ve temizliğiyle ilgilenen, durumundaki olumlu ve olumsuz tüm değişikleri yakınlarıyla paylaşıp neler yapılması gerektiği hakkında bilgi veren sertifikalı kişilerdir.

Öyle bir gün gelsin ki hasta yakınları, hastasına sahip çıkmak adı altında sağlıkçıya şiddet göstermesin, hastasının hem fiziksel hem ruhsal açıdan en iyi durumda olması için hekimleriyle işbirliği yapsın. Öyle bir gün görelim ki bütün hasta yakınları bilinçli olsun ve bütün hastalardan önce bütün zihniyetler iyileşsin! Sağlıcakla ve sağlıkla kalın…

Kaynakça:
[1] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1086764

Daha Fazla Göster

Azra Bulut

Kanseri bükmüş ama hala ölümüne korkan bir tıpçı.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu