TIPTA GÜNCELLER

PREBİYOTİKLER VE PROBİYOTİKLER

Prebiyotik ve probiyotik son dönemlerde hayatımızda sıklıkla duyduğumuz iki kavram. Ben ilk duyduğumda şahsen aralarında bir fark olduğunu bilmiyordum. O yüzden bu yazıda da sizlere bundan bahsetmek istedim. Aslında kabaca anlatmak gerekirse prebiyotikler, kolonda daha fazla bakterinin üremesini ve aktivitesini teşvik ederek konakçıya faydalı olan, sindirilemeyen gıda içerikleridir. Probiyotikler ise yeterli miktarda verildiklerinde konağa sağlık üzeride yarar sağlayan canlı mikroorganizmalardır. Aslında bir bakıma prebiyotikler probiyotik bakterilerin büyümesini sağlayan fermente edilebilir karbonhidratlardır diyebiliriz.

Prebiyotik, konağın sağlığına ve iyiliğine fayda sağlayan gastrointestinal floradaki aktivite ve kompozisyonun spesifik değişimlere izin veren fermente olan bileşen olarak tanımlanır. Prebiyotikler, insanlarda sindirim enzimleri tarafından sindirilemeyen kısa zincirli karbonhidratlardır ve dirençli kısa zincirli karbonhidratlar olarak adlandırılmaktadır. Bir besinin prebiyotik olarak sınıflandırılabilmesi için:

  • Mide asidine, bağırsaktaki diğer diğer hidroliz enzimlerine ve safra tuzlarına karşı dirençli olmalıdır.
  • Üst gastrointestinal sistemde hidroliz ve absorbe olmamalıdır.
  • Kolonda bulunan bazı bakteriler tarafından fermente edilmelidirler.
  • Yararlı mikroorganizmaların metabolizmasını arttırabilmelidir.
  • Prebiyotik tanımlaması diyet lifi tanımlamasıyla benzerlik gösterir. Fakat prebiyotik bir lif olabilir ama bir lif prebiyotik olmak zorunda değildir.

Prebiyotiklerin Molekül Yapıları ve Bazı Özellikleri

Prebiyotiklerin çoğu bitki ve alg polisakkaritlerinin depolimerizasyonundan ya izole edilir ya da sentezlenir. Soyaoligosakkaritleri (SOS), galaktooligosakkaritler (GOS), ve ksilooligosakkaritler (XOS) gibi temel oligosakkaritler Japonya’da marketlerde satılmaktadır. En önemli özellikleri sindirim enzimlerine karşı dayanıklı olmalarıdır. Bu yüzden düşük kalorilidirler.

İzomaltooligosakkaritler (IMO): Yapıtaşı glikozdur. Nişasta, buğday, arpa, mısır, patates gibi bitkilerde bulunur. IMO, asit çözeltilerinde stabil olduğundan diğer oligosakkaritlerden ayrılırlar. Ayrıca diğer bir özelliği ise diş çürümelerini önlemesidir.

Fruktooligosakkaritler (FOS): Yapıtaşı fruktoz ve glikozdur. Buğday, soğan, muz, sarımsak gibi bitkilerde bulunur. Diyet lifi olarak tanımlanır.

Galaktooligosakkaritler (GOS): Yapıtaşı glikoz ve galaktozdur. İnsan sütü, inek sütü ve yoğurtta bulunur. Büyüme performansı, bağışlık sistemi ve intestinal morfoloji üzerine etkilidir.

İnülin: İnülin ve oligofruktoz sıklıkla tüketilen gıdalardan en çok un, soğan, muz, sarımsak ve pırasada bulunur. Yapıtaşı fruktoz ve glikozdur. Ürüne kalıcı bir tat vermediğinden ve renginde bir değişime neden olmadığında fermente süt ürünlerinin üretiminde kullanımı tavsiye edilmektedir.

Oligofruktoz: Oligofruktoz ise 2-9 polimerizasyon derecesine sahip olan inülinin kontrollü hidrolizi ile elde edilen prebiyotiktir.

Laktuloz: Gal β-1-4 Fru formunda bulunur. Laksatif olarak kullanılır. (Laksatif: Barsağın atım işlemini hızlandıran maddelerdir.)

Soyaoligosakkaritleri (SOS): Soyada bulunur. Rafinoz ve stakiyozdan oluşur.

Ksilooligosakkaritler: Yapı taşı ksilozdur. Bambu filizleri, süt ve balda bulunur.

Sağlık Üzerine Etkileri

Asetat, bütirat, propiyonat (kısa zincirli yağ asitleri) ile sağlanmaktadır. Bu yağ asitleri fermantasyon sonucu oluşur. Sindirilmeyen prebiyotikler kolonda fermante edilir. Hidrojen, metan, CO2, asetat, propiyonat, bütirat oluşur. Bağırsak asitliği artar ve buna bağlı olarak da minerallerin çözünürlüğü ve emilimi de artar. Aynı zamanda yararlı bakterilerin sayısı da artar. Yeterli prebiyotik ve diyet lifi alımı kardiyovasküler hastalık riskini azaltır. Bu etkisini kan basıncını düşürerek sağlar. Aynı zamanda glisemik kontrolle de ilişkisi vardır. Prebiyotikler kolon hareketliliğinde artış sağlar. Dışkı hacmini artırır. Kemik yoğunluğunu artırır ve osteoporoz riskini azaltır. Kemik sağlığı için de önemli rol oynar. Sıralayacak olursak prebiyotikler: Konstipasyon, ishal, diyabet, obezite, dislipidemi, irritabl bağırsak sendromu, GIS sağlığı, immün fonksiyon, tokluk, metabolik sendrom ve kemik sağlığı üzerinde etkilidir.

Probiyotikler

Probiyotikler, insan vücuduna yarar sağlayan mikrobiyal gıda katkısıdır. Başlıca probiyotik mikroorganizmalar:  Lactobacillus, Bifidobacterium, Streptococcus, Sacchoromyces cerevisia’dir. Genellikle yoğurt ve fermente gıdalara takviye edilirler. Son yıllarda tablet, kapsül şekillerinde içeceklere katılarak da kullanılmaktadır. Canlı olmalı, besinlere ilave edildiğinde canlılığını kaybetmemelidir. İnsan sağlığında olumlu etki göstermelidir. Konak için doğal bağırsak florasına adapte olmalıdır. Probiyotikler bağırsakta bulunmalıdır o yüzden de mide asitliğinde canlı kalabilmelidir. Bağırsaklarda koloni oluşturur ve ürerler. Safra tuzlarına karşı dirençli olmalıdır. Probiyotikler açısından en zengin doğal ürünün anne sütüdür. Menülerde probiyotiklere (yoğurt gibi fermente süt ürünleri) yer verilmelidir. Sağlıklı yaşam amacıyla beslenmede doğal probiyotiklere öncelik verilmelidir. Besinlerin fermente edilmesi, daha uzun süre saklanabilmelerini sağlamakta, besleyici özelliklerini ve vitamin içeriklerini arttırmakta, sağlık için daha yararlı hale getirmektedir. Besinlerin fermente edilmesinde çoğu kez probiyotik özellikteki mikroorganizmalar etkili olmaktadır. Probiyotiklerin besinsel kaynakları, fermente yoğurtlar, peynir, kımız, kefir, turşu, ekmek, bira ve şaraptır.

Probiyotik özellik taşıyan mikroorganizmaların insan sağlığındaki olumlu etkileri ilk defa Elie Metchnikoff tarafından ortaya atılmıştır. Bu araştırmacı Bulgar köylerinde yaşayan insanların daha uzun süre yaşadığından yola çıkarak beslenme alışkanlıklarına bakmıştır. İnsanların bol miktarda yoğurt tükettiğini görmüştür. Yoğurdu incelediğinde canlı bakterileri görmüştür. bunlara Lactobacillus bulgaricus adını vermiştir.

Probiyotikler GIS hastalıklarının tedavisine katkı sağlar. Laktoz intoleranslı kişilerde laktoz yoğurttan, süte göre daha kolay absorbe edilir. Bu durumun muhtemel nedeni yoğurt bakterileri tarafından laktozun intraluminal sindirimidir. İshal, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde bebek ölümlerinin büyük bir kısmını oluşturur. Probiyotikler ishalin tedavisinde de etkilidir. Antikor üretimini artırırlar. Doğal öldürücü hücrelerin aktivitesini artırırlar. IgA yapımını artırırlar. Patojenlerle besin ögesi yarışına girerler ve daha az beslenmelerini sağlar.

Sinbiyotikler, prebiyotik ve probiyotiklerin beraber kullanılmasıdır. Sinbiyotik üretiminin başlıca amacı bağırsak florasındaki bakteri sayısını artırmak ve ömürlerini uzatmaktır. Probiyotik içeren besinlere prebiyotik eklenmesi raf ömrünü uzatır.

KAYNAKÇA

  1. Hazal Özyurt, Semih Ötleş, Prebiyotikler: Metabolizma İçin Önemli Bir Gıda Bileşeni, Academic Food Journal, Yıl 2014, Cilt 12 , Sayı 1, Sayfalar 115 – 123
  2. Ankara Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Araştırma Görevlisi Gökçen Doğan ders notu
  3. Osman SAĞDIÇ, Erdoğan KÜÇÜKÖNER, Sami ÖZÇELİK, Probiyotik ve Prebiyotiklerin Fonksiyonel Özellikleri, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, Yıl 2004, Cilt 35 , Sayı 3-4
  4. Didem ÖNAY, Probiyotikler, Akademik Gıda, Yıl 2006, Cilt 4 , Sayı 6, Sayfalar 17 – 18
  5. Mustafa KARAKAN, Mehmet Ali ELMACIOĞLU, Hüseyin NAZLIKUL, PROBİYOTİKLER – PREBİYOTİKLER ve BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ,Bilimsel Tamamlayıcı Tıp Regülasyon ve Nöral Terapi Dergisi, Yıl 2016, Cilt 10 , Sayı 1, Sayfalar 22 – 25
  6. Aysun TAŞDEMİR, PROBİYOTİKLER, PREBİYOTİKLER VE SİNBİYOTİKLER, Sağlık Akademisi Kastamonu, Yıl 2017, Cilt 2 , Sayı 1, Sayfalar 71 – 88
Daha Fazla Göster

Dilara Türkmen

Ben Dilara, bu hayatı izlemeye değil yaşamaya geldim. Aynı zamanda insanların da daha sağlıklı yaşamaları için onlara yardımcı olacak bir diyetisyen adayıyım. Her şey planladığım gibi giderse eğer hem yaşayacağım hem yaşatacağım.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu