HER GÜNÜNÜN BİR ANLAMI OLMALI MI?
Uyandım ve hâlâ şansım vardı. Sadece günün en başında değil herhangi bir saatinde de bunu fark edebilirim, hâlâ şansım var diyebilirim kendi kendime. Ya da belki başkalarına dönüp ansızın hatırlatırım, devam eden şanslarını. Düşünebilirim: Her gün neyin tesellisiyle gözlerini açıyorsun o gözlerle nelere bakmayı ya da nelere bakmamayı tercih ediyorsun? Görmeyi seçtiklerin içinde -belki ta derinlerinde- neleri besliyor, neleri kurutuyor? Gözlerini kapattıkların ya da gördüğün an başını çevirdiklerin vicdanının dostu mu ya da korkularının düşmanı hayallerinin parçası mı?
Bunların cevaplarını kucaklayacak kadar cesur muyum? Cesur olmalıyım çünkü yaşamak için şu anın şansı hâlâ benimle. Gücüyle bu şansın sımsıkı ayakta durabilir, cevapları içtenlikle verebilir her haliyle kabul edebiliriz. Dürüst olduktan sonra kendine, şimdi aldığın cevaplar kısa bir an sonra almak istediğin cevaplara dönüşecek hem de en dürüst haliyle. Neyi kastettiğimi anladığından emin olmalıyım. Çevrende tutmayı istediklerin engel olmayı denemediklerin senin doğrularınsa o gün beni gerçekten anlamışsın demektir. Aslında anlamış ama eyleme geçirememiş olamaz mısın? Hayır elbette, sen anlarsan ellerin de anlar incitmeden sıkı sıkı tutar ya da zarar vermeden iter zarar vereni. Konuşan dudakların anlar kelimelerini; aklının en tertemiz yerinden getirir: Karanlıktan, kirden, şüpheden, pişmanlıktan uzak… Kalbin anlar kalbinin içinden geçenler anlar. Adımların anlar neye yürüyüp neye koşacağını neye yakınlaşıp neyi uzağında bırakacağını bilir. Evet tüm bunlardan sonra belki bir sorumuz daha var: Her gün aynıları sürdürerek huzurlu kalabilir miyiz? Kalan anlarını hep kıymet bilerek hep sahiplenerek geçirirken tekdüzeliğe uğrar mısın? Hayır hayır hep aynı olmayacak, doğrularına ve yanlışlarına sadık yaşarken bile hep bilinmezlikler kapını çalacak işte hayat böyle bir şey, neyle hayata tutunacağını seçebilirsin ama nasıl olacağının kontrolünü ele geçiremezsin, ama endişelenme güzelliklerinden biri de bu sürprizinde değil mi? İçinde bir yerlerde seninle var olan o melodinin hangi fikirler hangi hisler hangi çabalarla seni daha da saracağını bilerek her gününün uyanış tesellisinin hevesli gücünü arttıramaz mısın?
Benim yazacak daha çok cümlem var. Ama senin okuyacak zamanın var mı?
*****
Görsel 1: Caspar David Friedrich’in “Solitary Tree” eseri, https://resimbiterken.wordpress.com sitesinden alınmıştır.
Görsel 2: Caspar David Friedrich’in “Two Men Contemplating the Moon” eseri, https://www.metmuseum.org sitesinden alınmıştır.
Blog yazımla birlikte anasayfada öne çıkan resim: Caspar David Friedrich’in The Wonderer Above The Sea Of Clouds (Bulutların Üzerinde Yolculuk) adlı eseri, http://www.leblebitozu.com sitesinden alınmıştır.
Çok teşekkür ediyorum 🙂