KÜLTÜR-SANAT

PAKİSTAN

Pakistan, stratejik coğrafyası ile dünya siyasetinin önemli ülkelerinden birisidir. Halkın yüzde 97’sinin Müslüman olduğu ülke, kuzeyden Afganistan ve Çin, doğudan Çin, güneyden Hint Okyanusu (Umman Denizi), batıdan ise İran ile çevrilidir. Resmi dili Urduca ve İngilizce olmasına karşın etnik unsurların dilleri de konuşulmakta. Hindistan’dan ayrıldıktan sonraki ilk başkenti Karaçi’dir ancak daha sonra bugün başkent olan İslamabad’a taşınmıştır. Orta Doğu, Orta Asya ve Güney Asya’nın kesişme noktalarında yer alan Pakistan nükleer güce sahip sayılı ülkelerden birisi olmasıyla da dikkat çeker. Hatta nükleer silahlara sahip tek İslam ülkesidir. Zaman zaman bir diğer nükleer güç olan Hindistan ile yaşanan sınır gerilimleri ve Taliban Hareketi’nin varlığı nedeniyle yaklaşık dört yüz bin insan, ülke içinde göçmen durumunda ve yönetimin göçe karşı yetersizliği sebebiyle meydana gelen açığı yardım kuruluşları kapatmaya çalışmaktadır.

Resmi adı Pakistan İslam Cumhuriyeti olan Pakistan devleti 14 Ağustos 1947 tarihinde kurulmuştur ve Hindistan’dan kopup bağımsızlık ilan eden Pakistan’a başlangıçta Bangladeş de (Doğu Pakistan adıyla) bağlıdır. Ancak, 1971’de Pakistan’dan ayrılmıştır. Bu dönemde Pakistan, Hint alt kıtasında yaşayan bütün Müslümanları birleştirecek bir devlet olarak düşünülmüş ve Müslümanların çoğunlukta olduğu eyaletlerin bir araya gelmesi ile kurulmuştur. Pakistan ismi de Hint kıtasındaki çeşitli Müslüman toplulukların ve eyaletlerin baş harflerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur; P=Pencap, A=Afganistan (bugünkü Peştun halkı ve Pakistan’da onların çoğunlukta olduğu Hayber Paktunva), K=Keşmir, S=Sind ve Tan= Belucistan. Bu birleştirme fikri ilk defa ünlü şair Muhammed İkbal tarafından ortaya atılmıştır. Bu yüzden İkbal Pakistan’ın fikir babası kabul edilmektedir. Pakistan fikrini siyasal alanda hayata geçiren ve Pakistan’ın kurucusu kabul edilen kişi ise Muhammed Ali Cinnah’tır. Tabii ki bu süreç tarihin en acıklı, en zor mübadelelerinden biri olmuştur. Müslüman Birliği’nin lideri ve Hindistan Müslümanlarının siyasi lideri olarak konumlanan Cinnah, 1940 yılında “İki Millet Teorisi”olarak bilinen teorisini ortaya atmış ve Hindistan’da Hindular ile Müslümanların iki ayrı millet sayılmaları gerektiğini bu yüzden de iki ayrı devlete sahip olmaları gerektiğini iddia etmiştir.

BADSHAHİ CAMİİ LAHOR/PAKİSTAN

Pakistan, altmış altı yıllık bağımsız geçmişinin yarısından daha uzun bir süre boyunca güçlü ordusu tarafından yönetildi. Demokratik bir biçimde başa gelen hükümetler, cumhurbaşkanları ya da ordu komutanları tarafından sıklıkla görevden alındı. Pakistan’da 2013 yılında ilk kez bir sivil hükümet müdahale olmadan anayasal görev süresini tamamladı. Başında General Pervez Müşerref bulunuyordu.

Peki Pakistan ekonomisi hakkında konuşacak olursak, Pakistan ekonomisi, satın alma gücü paritesi bakımından 25. büyük ve nominal olarak dünyanın 38. büyük ekonomisidir. Pakistan gelişmekte olan bir ülke olup 21. yüzyılda dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma potansiyeline sahip sonraki 11 ülkeden biridir. Bununla birlikte onlarca yıl süren çatışmalar, sosyal istikrarsızlıklar, yatırım eksikliği ve hızlı nüfus artışı ülkenin ekonomik büyümesine zarar vermiştir. Ülkenin ekonomisi yarı endüstrileşmiş olup önemli sanayi merkezleri İndus Nehri boyunca yer almaktadır. Birincil ihraç malları arasında tekstil, deri ürünleri, spor malzemeleri, kimyasallar, halı ve kilim bulunmaktadır.

Geçtiğimiz yıllarda sosyal medyada viral olan bir video vardı. (https://youtu.be/TmLZ75Ph0tw) Bazılarımız görmüş, bazılarımız görmemiş olabilir. Okuldaki öğrenciler gelecekleri hakkında konuşuyor ve ülkelerini ‘kurtarmak’ istedikleri hakkında biraz olayın yaşanış biçiminden kaynaklı olarak gülünç bir şekilde anlatıyorlardı. Peki bu milliyetçilik nereden geliyor? Pakistan aslında oldukça yeni bir ülkedir ancak Hindistan’la yaşananlardan dolayı milliyetçi bir devlet haline geldiğini söyleyebiliriz. Pakistan devleti ilk kurulduğunda bu milliyetçilik daha çok “Müslüman milliyetçiliği” iken son yıllarda milliyetçilik anlayışı değişmiş ve din fark etmeksizin Pakistanlı olma gururu ülkeye hakim olmuştur. Örneğin Pakistan’da sinemada film başlamadan önce Pakistan milli marşı okunmakta ve kısa film gösterimi olmaktadır. Kısa filmde genel olarak gösterilen bir grubun camiden, bir grubun kiliseden, bir grubun Hindu tapınaklarından çıktığı ve sonunda orta bir noktada buluşarak kucaklaşmasıdır.

ALIŞILMIŞIN DIŞINDA GELENEKLER..

Resmi dini islam olan Pakistan diğer resmi dini islam olan ülkelerle benzer geleneklere sahip olsa da Pakistan’da Güney Asya, Orta Asya ve Orta Doğu bölgelerinin kültürel, sosyal ve tarihi etkisi altında; değişik dil, mezhep ve etnik gruplara mensup kişiler yaşamaktadır. Bu nedenle oldukça ilginç bazı geleneklere sahipler. Bu gelenekler Pakistan’nın farklı eyaletlerinde farklılık gösterebiliyor. Örneğin Pakistan’ın güneydoğusundaki Sindh bölgesinde kurulan pazarda develere ayrılmış özel bir bölüm vardır. Burada satıcılar, müşterilerin en güzel deveyi bulup satın alması için develeri güzel ve süslü göstermeye çalışıyor. Bu amaçla deve berberliği ortaya çıkmış ve nesilden nesile aktarılan bir meslek olmuştur. Bir başka ilginç gelenekleri ise düğünlerdir. Pakistan’da damat adayı kızın aile büyükleri tarafından zorlu bir sınavdan geçirilir. Bu sınav, aile büyüklerinin damat adayına akla gelebilecek tüm hakaret ve küfürleri etmeleri, damat adayının ise tüm bunlara katlanabilecek kadar soğukkanlı olmasına dayanır. Sınavdan başarıyla geçen genç evlilik iznini almış olur. Ayrıca Pakistanlılar saçlarına resmen âşıktır! Genç kızların ellerinde hiç değişmeyen aksesuar her fırsatta saçlarını taradıkları tarakları. Erkeklerin de saç konusunda kadınlardan aşağı kalır yanı yok. En zengininden en fakirine kadar Pakistanlı erkeklerin çoğu her zaman yağlı ve briyantinli saçlarla dolaşıyor. Pakistan’nın bir diğer dikkat çekici geleneği ise oldukça süslü otobüslere sahip olması. Otobüsler süslü ve boyalı oldukları kadar ilgi görürler.

Karışıklıkların her zaman olduğu bu ülkede bir de Hindistan ile Pakistan arasında bulunan, doğası ve stratejik konumuyla çok önemli bir yere sahip Keşmir bölgesi sorunu var. Gelin biraz da Keşmir Sorunu ve Keşmir’in güzelliklerinden bahsedelim..

PAYLAŞILAMAYAN TOPRAK MESELESİ: KEŞMİR

Genellikle Keşmir adıyla tanınan Cammu ve Keşmir, Pakistan, Hindistan ve Çin’in Tibet bölgesine sınır olması ve hemen hemen Asya’nın ortasında yer alması sebebiyle “Asya’nın Kalbi” ve “Hindistan Alt Kıtası’nın” tâcı şeklinde anılmakta ve konumu itibariyle de stratejik önem arz etmektedir. Pakistan’ın kontrolünde olan kısma ‘Azad Keşmir’ denilmektedir.

Tarih boyunca şairlerin güzelliğine hayran kalıp şiirler yazdıkları Keşmir’in halkı hep ezilmiş, kendi yurtlarında işkenceye maruz kalmışlardır. Görünürde Hindistan ve Pakistan’ın iki ayrı devlet olarak ayrıldığı 1947 yılında, iki devletin arasında paylaşılamayan bir toprak meselesi olmasına karşın, Keşmir Halkı’na zulüm ve baskılar 1819’da bölgedeki yönetimi Sih’lerin almasıyla başlamıştır.

Bölgenin Pakistan’ın elinden çıkması demek ülkenin su kaynaklarının neredeyse yok olması anlamına gelmektedir. Çünkü ülkenin arazilerinin çok büyük bir kısmı Keşmir’den çıkan nehirler(Celum, İndus, Cenab) tarafından sulanmaktadır. Ayrıca Keşmir ve Pakistan arasında yine stratejik olarak kara ve demir yolları arasında sıkı bir bağlantı vardır. Keşmir halkının % 85’i Müslümandır. Nüfus bakımından olduğu gibi coğrafi bakımdan da Keşmir mantıken Pakistan’ın bir parçasıdır. Ancak 1947’den
günümüze kadar geçen süreçte bu sorun iki ülke arasında bir kör düğüm olarak kalmış ve olan Keşmir Halkı’na olmuştur. Pek çok Keşmirli bu süreçte ne yazık ki hayatını kaybetmiştir.
Bunca yaşanan savaşların, çatışmaların tabii ki bir sebebi de ; Keşmir’in doğa harikası güzelliği..

C:\Users\EDA NUR ŞAHİNER\Desktop\cennetten-bir-vadi-kesmir_1477037858.jpg

Yeryüzündeki Saklı Cennet

Etrafı Himalayalar ve göllerle çevrili; her yeri çınarlarla, kavaklarla, ceviz ağaçları ve çamlarla dolu adeta bir cennet gibi. Anlatılanlara göre halkı da bir o kadar güzel, misafirperver, cana yakın ve sıcacık bir halk. Bir eve gittiğinizde yemekler, ikramlıklar önünüze seriliveriyor, hoş sohbetler edilmeye başlanıyor hemen.

Vadinin yıl boyunca ziyaret edilebileceği, ancak baharın; doğanın muhteşem güzelliğine şahit olmak için badem ağaçlarının çiçek açması ve çok renkli lale tarlalarının görülmesiyle en iyi zaman olduğu söyleniyor. Yazları dağlarda tırmanma, yürüyüş, göllerde ve nehirlerde yüzme ya da rafting yapmanın mümkün olduğu, vadide bulunan Tarsar ve Marsar isimli ikiz gölleri de görmeden ziyareti tamamlamamak gerektiği söyleniyor ☺

Eda Nur Şahiner, Nihal Narı

Pakistan’ı ve Keşmir’i daha yakından tanımak isterseniz buraya birkaç link bırakıyorum ☺
https://www.youtube.com/watch?v=jNGA2kC0GVQ
https://www.youtube.com/watch?v=tNr-vcm-5hs&t=40s

KAYNAKÇA

https://medium.com/@timeturk/pakistan-hakk%C4%B1nda-bilmediklerimiz-5e1ba994764f

https://tr.wikipedia.org/wiki/Pakistan

https://tr.wikipedia.org/wiki/Pakistan_ekonomisi

https://www.ilimvemedeniyet.com/pakistanda-milliyetcilik-kavrami.html

https://www.hurriyet.com.tr/seyahat/pakistandaki-ilginc-gelenek-deve-berberligi-40438754

https://dergipark.org.tr/en/pub/doguedebiyati/issue/53765/720818

http://www.aljazeera.com.tr/kronoloji/kronoloji-pakistanin-siyasi-gecmisi

https://www.rotka.org/kesmir-vadisinin-dogal-guzelligi/

Daha Fazla Göster

Gazi Üniversitesi Genç Yeryüzü Doktorları Topluluğu

İyilik yapma bilincini yaymayı, insani yardım alanında belli bir bilgi ve farkındalık kazanmış olarak mezun olmayı, sağlık ve insani yardıma dair alanlarda toplumsal farkındalık oluşturmayı, çeşitli eğitimler aracılığı ile mesleki ve kişisel olarak kişilerin kendini geliştirmesini, çeşitli faaliyetler aracılığıyla topluma fayda sağlamayı kendine amaç edinmiş bir topluluktur.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Başa dön tuşu