EDEBİYAT-ŞİİR

TUVAL

Kocaman bir tuval düşün. Önünden her milletten, her yaştan, kadın- erkek bir sürü insan geçiyor. Önünde fırçalar, kalemler, boyalar var, gelen geçen eline bir şey alıp tuvale değdirme peşinde. Amaç bir şekil, bir çizgi, bir iz bırakmak o tuvalde. Hiç durmayıp umursamadan geçenler yok mu? Elleri cebinde, hafif kambur yaylana yaylana yürüyor bazıları. Göz ucuyla bakıyor tuvale, belki şöyle bir kafasını kaldırıp yalandan süzüyor tuvali. Ya burun kıvırıyor ağız büzüyor ya hayranlıkla geçip gidiyor önünden. Sonra ne mi oluyor? Hiç. Tuvale dokunmayan, öylece önünden geçenlerin büyük resme katkısını onların yerine başkalarının renklerinde görüyoruz. Haklarını devretmişçesine umursamaz, ilgisiz görünüyorlar. Belki öyleler, belki farkında değiller. Önünden kim bilir kaç kişi geçiyor bu tuvalin ama bir dokunuşu olanlar sayılı. Onların da eline boyayı fırçayı veren yok. Kendileri buluyor alıyor ve ne şekilde isterlerse öyle bir iz bırakıyorlar tuvale. Kimi bir çizik atıyor ince bir kalemle kimi büyük bir fırça darbesiyle kapatıyor bütün çizikleri. Fırça darbesi kalıyor görünüşte. Çizikten kimsenin haberi yok. Biri geliyor fırça darbesini de daha büyük bir fırçayla kapatıyor derken en koyu rengi, en büyük fırçayı kullananın izi kalıyor sona. Fırçanın birçok kişiyi aktardığı son resimde alttaki kalemlerin çiziklerin hiç mi etkisi yok, olmaz mı. Kabartılar renk değişikliği üst üste gelen boyanın kuruyup dökülen parçaları… Resimde birçok iz var. Son haline getirilirken sözü geçen birçok etken var. Adı kalan; en son rengi veren, son dokunuşu yapan kimse o. Diğerlerini siliyor adeta tuvalden bir hamlede. Hangisi önemli, son dokunuşu yapabilmek mi, bir iz bırakabilmek mi? Ya da hiçbiri?

Daha Fazla Göster

Özlem Elaman

Mesele Tıp okumanın çok ötesinde.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu