ELEŞTİRİ & FELSEFE

AŞI KARŞITLIĞI ÜZERİNE ‘’ÖZ’’ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM

Günümüz hekimleri, tek tek bireylerin patolojisi ile iştigal edip de toplumun fizyolojisi üzerine düşünmedikçe hastalıkların azalmak yerine artacağını kabul etmek gerekir. Bununla birlikte bizler hastalığı tanımlarken yine yalnızca bireyler üzerinden gidip bunu toplumsala vurmadığımız müddetçe de pek çok hastalığa yabancı kalacağımız kanaatindeyim.

Bu düşünceme göre; sağlık okur-yazarlığının ülkemizde bu kadar yetersiz oluşunu da bir hastalık olarak kabul etmememiz, hekimler olarak bunu tedavisine girişmememiz için hiçbir neden yok. Ancak tedaviden önce teşhisi koymak sanırım daha yerinde olacaktır.

Yetersiz sağlık okur-yazarlığının doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan aşı karşıtlığı durumunu, bu sebeple bir sorun olarak ele almadan önce bu kavramı etraflıca açıklayarak başlayalım. Özellikle 21. yüzyılın başından itibaren (yani internetin yaygın kullanımından itibaren) son 20 yıldır gözle görülür bir aşı karşıtlığının yaşanmasından ötürü Dünya Sağlık Örgütü bu alanda çalışmak üzere bir komite oluşturmuş (1) ve bu tutumu, aşı tereddüdü ve aşı reddi olarak ikiye ayırmıştır. Bu sebeple toplumdaki her aşı karşıtlığını bir aşı reddi olarak değerlendirmek hatalı bir başlangıç olur.

Aşı tereddüdü; bir aşının ulaşılabilir olmasına rağmen kabulünün geciktirilmesi durumu olup zamana, mekâna ve aşının kendisine göre değişkenlik gösteren daha göreceli bir davranıştır. Bunun yanı sıra aşı reddi, bireyin bütün aşıları reddederek hiçbir aşıyı yaptırmama davranışıdır. (2) Bu bakımdan hekimlerin ve öğrencilerin aşı karşıtlığı konusunda mücadele ederken bu ikisini birbirinden ayırt etmesi ve ona göre davranması büyük önem taşımakta. Nitekim, spesifik bir aşının içeriğine şüpheyle yaklaşarak çekinen bir kimseyle, kendisi ve ailesine hiçbir aşıyı yaptırmayan bir birey elbette ki zannımca aynı kefeye konamaz.

Geçmişten günümüze değin aşı karşıtlığına baktığımızda ise, 1796’da Edward Jenner’ın çiçek aşısını bulmasıyla birlikte ilk aşı karşıtlığının da İngiltere’de gündeme geldiğini görüyoruz. Daha sonraları bu karşıtlığın Birleşik Krallık’tan çıkarak tüm kıta Avrupa’sına ve ABD’ye sirayet ettiğini görebiliriz. Örneğin, ABD’de ilk kez zorunlu aşı şartının yürürlüğe girdiği 1867 yasası ile birlikte pek çok kentte organize isyanlar meydana gelmiştir. Netice itibariyle aşı karşıtlığının aşının kendisi ile yaşıt olup dönem dönem şiddetle ortaya çıktığı sonucunu çıkarabiliriz. (3)

Şekil 1- Türkiye’de yıllara göre çocuklarına aşı yapılmasını reddeden ailelerin sayısı (7)

Her ne kadar aşı reddinin arkasında yatan nedenlerin daha radikal olduğu bilinse de aşı tereddüdü yaşayanların azımsanamayacak olmasından dolayı aşı tereddüdü üzerine düşmek daha cazip olur.

DSÖ’nün 2017 verilerine göre Türkiye’deki aşı tereddüdünün ilk sebebi aşı içeriğine olan güvensizlikken, ikinci sebebi aşının kendisine olan güvensizliktir. (4) Bununla birlikte Avrupa’da da durum bundan pek farklı değil: İngiltere’de 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre aşı güvenliği konusunda yaşanan endişenin oranı %20 iken (5), aynı yıl yapılmış bir başka araştırmada ise aşıların güvenli olduğundan emin olanların oranı %73,5 olarak saptanmıştır.

Aşı karşıtlığının, gelişmişlik düzeyi ayırt etmeksizin tüm dünyada bu kadar yaygın olmasını bu sebeple eğitim düzeyine ya da sosyoekonomik ölçeğe yormak hata olur. Örneğin, sosyoekonomik düzeyi yüksek olan anneler üzerinde yapılmış bir başka çalışmada da aşı tereddüdünün giderek arttığı tespit edilmiştir. (6)
Bütün bu istatistiklerden meydana gelen yapbozu tamamladığımızda çözüme giden yolda hekimlerin başrolü oynadığını da görebilmeliyiz. Nitekim, 2018 yılında ABD’de yayımlanmış bir derleme çalışmada, hekimlerin belirgin ön yargılı tutumları ile daha kötü bir hasta-hekim ilişkisi kurulması arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır. (maina et al. 2018)

Aşı karşıtları ile nasıl iletişime geçilebileceği, onlara nasıl yaklaşılması gerektiği geniş bir birikim istemesinden ötürü zaten benim gündemim değil. Kaldı ki bu konuda fikir beyan eden ziyadesiyle akademisyen de mevcut.

Çözüme giden yolda, bu yazıyı kaleme almamdaki temel amaç olarak da yapmaya çalıştığım öz eleştiri; hekimlerin ve hekim adaylarının, bu kimliğin omuzlarına yüklemiş olduğu tıp etiğini yalnızca hastane ortamında değil, sanal ve reel hayatında da taşıması gerektiği.

Bu noktada, aşı karşıtlığına ve aşı karşıtlığına yönelik neler yapılabileceğinin değil, neler yapılmaması gerektiğinin dile getirilmesi daha büyük bir önem arz eder. Bugün sosyal ve sanal çevremizde gördüğümüz, hekim ve öğrencilerin aşı karşıtlarını ötekileştirdiği, bunu bir mizah malzemesi olarak kullandığı, dahası hakaretlerde bulunduğu şeklinde. Bu tür davranışlar, etik dışı olması bir yana bilimsellikten ve mesleki profesyonellikten de fersah fersah uzak.

Bugünün dünyasında ve özelinde ülkemizde, bilimsel olanın geniş halk kitlelerince kabul görmemesinin temel sebebi bilinçsizlik değil; bilimin tekelleşmesi ve bilimi icra edenlerce, bilim ile toplum arasında kurulması elzem olan köprünün kurulamıyor, hatta bazılarınca yıkılmaya çalışılıyor olmasıdır.

‘’İzahı olmayanın mizahı olur.’’ anlayışı, bizlere zaten hiç yakışmamakla birlikte, ‘’izahı olmaz.’’ diyenler genellikle sağlıklı iletişimi kurmaktan veya yeterli argümana sahip olmaktan uzak oldukları için bu yanılgıya kapılırlar. Oysa zannımca bizlerin böyle bir düşünceye kapılmaya yani bilmemeye hakkımız yoktur ve olamaz.

Bilenin, bilmeyeni aşağıladığı, ötekileştirdiği ve mizah haline getirdiği hiçbir toplumda ilerleme kaydedildiği görülmemiş ve bundan sonra da görülmeyecektir. Başlıkta da yer aldığı üzere bu eleştirinin bir ‘’öz’’ eleştiri olmasının sebebi, aşı karşıtlığı konusunda toplumun bilinçlendirilmesinden önce, hekim ve hekim adaylarının bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade etmek. Kendi halkımızı, kendi toplumumuzu bilmedikleri ve anlamadıkları için ötekileştirdiğimiz sürece bireysel hastalıkları tedaviye kalkışmak yalnızca onların sırtından geçinmek olacaktır. Tıpkı bir parazit gibi.

KAYNAKÇA

  1. WHO | SAGE meeting of October 2014 [Internet]. WHO. [a.yer 17 Aralık 2019]. Erişim adresi:
    https://www.who.int/immunization/sage/meetings/2014/october/en/
  2. & 7. Bozkurt HB. Aşı Reddine Genel Bir Bakış ve Literatürün Gözden Geçirilmesi.
    Kafkas Tıp Bilimleri Dergisi. 01 Nisan 2018;8(1):71-6.
  3. Scarpelli G. ‘Nothing in nature that is not useful’: the anti-vaccination crusade and the idea of ‘harmonianaturae’ in Alfred Russel Wallace. 1992; 7: 109-30
  4. Maurice JM, Davey S. State of the world’s vaccines and immunization. 3rd ed. Geneva: World Health Organization; 2009. 169 s.6.
  5. Corben P, Leask J. To close the childhood immunization gap, we need a richer understanding of parents’ decision-making. Hum Vaccin Immunother. 2016; 12(12): 3168-3176
  6. Reich JA. “We are fierce, independent thinkers and intelligent”: Social capital and stigma management among mothers who refuse vaccines. Social Science & Medicine. 30 Ekim 2018;112015.
Daha Fazla Göster

Said Sönmez

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrenci Temsilcisi, Gazi Üni. Öğrenci Konseyi Den. Kurulu Üyesi, GÜTBAT Başkan Yard. INSOMNIA / PROMETHEUS /ASKLEPIOS GÜTFSÖZLÜK / GÜTFBLOG

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu