FARKINDALIK

HER İNSAN BİR DÜNYA

      Kahraman… Nasıl olunur kahraman? Uçmalı mıyız, mesela ışınlanmalı mıyız? Yoksa görünmezlik, zamanı durdurma gibi süper güçlerimiz mi olmalı? Cevapları duyar gibiyim: tabi ki hayır! Kahramanlık yürekten gelir. Yaşarken de öldükten sonra da gerçek kahraman, kahraman olmanın yolunu hep bulur.

       İşte tam şu an, duyuyor musunuz sesleri ya da görüyor musunuz hisleri? Karanlık bir koridor, içinde kasvetli bir hava var. Hekimler girip çıkıyor odalara, bazılarından hüzünle bazılarından umutla. Her odanın içinde farklı dünyalar var. Mesela 324 numaralı odada 6 yaşında bir kız çocuğu var. Başını cama çevirmiş ve dışarıyı izliyor. Özlem, hüzün, bitkinlik… Bütün hisler karışmış. Yorulmuş annesi belli uyumamış günlerdir. Babası aralıksız kızını izliyor, kirpikleri titriyor, karşı koyamıyor. Hepsi güçlü görünmeye çalışsa da kızarmış gözleri ele veriyor onları. Bu derin sessizliği çocuğun şu cümleleri bozuyor: “Kim bu donör baba, neden gelmiyor benim yanıma? Okulumu özledim, gitmek istiyorum buradan. Hani süper kahramanlar uçabilirlerdi, donör süper kahraman değil mi? Neden yavaş bu kadar?” Anne ve baba gözyaşlarını silerken çocuk yine cevap alamayacağını anlamış gibi kafasını cama çeviriyor ve aylardır olduğu gibi derin sessizlik devam ediyor.

      Peki, gerçekten soruyorum size: Kim bu donör?

Tıp dilinde “Transfüzyon için kendisinden kan alınan, transplantasyon için kendisinden organ alınan kimse. Kan, doku, organ verici” olarak geçiyor. Ama alıcı kişinin hatta halkın dilinde donör bir süper kahramandır. Özel gücü de cesareti ve vicdanıdır.

      Organ ve doku bağışı; medikal tedavi yöntemlerine rağmen işlevini yerine getiremeyen organ ya da dokuların bertaraf edilerek aynı organın donörden alıcıya transplantasyon yöntemiyle nakledilmesidir. Tamamen gönüllülük esasına dayalı bağış yapılır.

     Organ ve doku bağışı iki şekilde yapılabilmektedir: Canlı vericiden nakil ve kadavradan nakil. Canlı vericiden böbrek, karaciğer ve doku bazında kemik iliği nakilleri yapılabilirken kadavradan kalp, karaciğer, pankreas, böbrek, akciğer, ince bağırsak, kalp kapakçığı, kemik, tendon, yüz, el, kol, bacak, uterus gibi nakiller yapılabilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde 2018 yılında gerçekleştirilen doku-organ nakli sayısı 36.528’dir. Avrupa’da 2018 yılı doku organ nakli sayısı 34.221’dir. Türkiye’de 2019 yılında doku-organ nakli bekleyen hasta sayısı 31.764 iken gerçekleştirilen doku-organ nakli sayısı 10.720’dir. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2020 yılında COVİD-19 pandemisinin araya girmesiyle bu sayı 5502 sayısına gerilemiştir.  2021’de ise pandeminin kısmen kontrol altına alınmasıyla ilk 6 ayda 3703 olaraka kayıtlara geçmiştir. Ancak bu sayı organ sayısının nakli bekleyen hasta 25190 olduğu düşünülürse oldukça yetersizdir. Bu yetersizliğin asıl sebebi kadavradan yapılan nakillerdeki yetersizliktir. Bu konuda toplum bilinçlendirilmelidir. Canlı nakillerde ise her ne kadar donör-nakil bekleyen hasta sayısı oranında yetersiz kalsak da ülkemiz yine de en istekli ülkelerin başında gelmektedir.

     Kadavradan naklin neden bu kadar yetersiz olduğu asıl konuşulması gereken konudur. Naklin önündeki engeller; süreçle ilgili bilgi yetersizlikleri ve karar anındaki duygusal yaklaşımlardır. Zira kişi organlarını bağışlamayı kabul etse dahi ölümden sonra kanuni vasi onaylamadıkça organlar bağışlanamıyor. Öncelikle şu bilinmelidir ki kadavradan nakil esnasında alanında uzman hekimlerce cenazeye zarar gelmeden ameliyat gerçekleştirilmektedir. Bu konuda vasinin de içi rahat olmalıdır.

       Duygusal yaklaşımlar konusu ise esas neden gibi duruyor. Hep söylendiği gibi; ölüm ölene değil arkasında bıraktıklarına ölümdür. Bu sebeple olsa gerek, kişi sevdiği insanın ölümünün verdiği dayanılmaz acıyla karşı çıkıyor bu nakil işlemine. Düşünün, en sevdiğiniz insan bu dünyadan ayrıldı. Bu ayrılık yalnızca bedenendir. Sevdiğinizin ruhu hep sizinledir çünkü ruh sonsuzdur. Acınıza rağmen sevginin derinlerinde bir güç bulup sevdiğinizin kalbini birine veriyorsunuz. O yok ama kalbi başka bir vücutta atıyor, birini yaşatıyor, o biriyle beraber sevdiklerinin de gülümsemesi oluyor. Bu mucize değil de ne? Ya da sevdiğiniz insanın güzel yüzüyle; sokaklara çıkmaya korkan birinin aynaya bakma sebebi oluyorsunuz. Annesinin dört gözle iyileşmesini bekleyen bir çocuğun yüzündeki gülümsemelerin sebebi oluyorsunuz. Kardeşiyle koşup oynamak için gün sayan bir çocuğun kahkahalarının sebebi oluyorsunuz. Hayallerini gerçekleştirme umudu biten bir gencin yeniden hayata bağlanma sebebi oluyorsunuz. Siz…Sevdiğiniz insanla beraber…Aslında kim olursa olsun birilerinin ve birilerinin sevdiklerinin hayatı sevme sebebi oluyorsunuz. Başta da bahsettiğim gibi gerçek kahramanlık budur: Birilerine hayatı yeniden sevdirmek. Ne büyük güç, ne büyük iyilik…

      “Birileri nasıl olsa yapar. Şurada dünyada kaç milyar insanız?” deyip sırça köşklerimizden çıkmadığımız sürece organ bağışındaki yetersizlik devam edecek. İcraata koyulmadığımız her an binlerce insan organ bağışı beklerken ölecek ve onlarla beraber birçok hayat da sönecek. Başınıza böyle bir şeyin geleceğini hiç düşünmüyorsunuz değil mi? En acısı da bu. Çünkü nakil bekleyenler de yakınları da düşünmemişlerdi. Ve hatta belki “Birileri yapar.” deyip görmezden gelmişlerdi.

      Bu dünyada her gün birileri “Belki bugün sıra bendedir.” diyerek umutla bekliyor. Neden o umut biz olmuyoruz? Empati kurmalıyız, başka hayatların farkına varmalıyız, görmeliyiz acıları ve sevmeliyiz bütün canları. Birileri sevdiğini kaybetmesin, hayallerine kavuşsun, gülsün, koşsun diye iyiliği harekete çevirmeliyiz.

      Bu iyilik hareketine organ bağışı gönüllüsü olarak adım atabilirsiniz. Peki, nasıl gönüllü olabilirim derseniz çok basit siz yeter ki gönüllü olun. Aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:

  • Öncelikle 18 yaşını dolduran ve akıl sağlığı yerinde olan herkes organ bağışçısı olabilir.
  • Bağışçı olmak isteyen kişi Sağlık Müdürlüklerine, devlet ve özel hastanelerin organ bağışı koordinatörlerine ya da sağlık ocaklarına başvurmalıdır.
  • Bağışçı olma isteğinizi sunduğunuz nakil ekibi tarafından uygulanan testler ışığında sağlık açısından uygun bir donör olup olmadığınız kararlaştırılır.
  • Ardından 2 şahit huzurunda bir form doldurulur ve imzalatılır.
  • Formun ardından bağışçıya bir ”organ bağış kartı” verilir.
  • Kişinin bağışçı olduğuna dair bilgi “Sağlık Bakanlığı Organ ve Doku Bağış Bilgi Sistemi” ne girilir.
  • Kişinin beyin ölümünün ardından son kararı aile vereceği için bu bilgi yakınlarla da paylaşılmalıdır. (Hatta bu konudaki istek üzerinde oldukça durulmalıdır ki yakınların nakli reddi söz konusu olmasın.)   

    Şair Nizami’nin de dediği gibi, iyilik insanlık sanatıdır. Kendini bu sanatı icra etmeye adamış bütün bağışçılarımıza saygı ve minnetlerimizi iletiyoruz. Siz, kahramanlarımız iyi ki varsınız.

         Her insan, bir dünya… Ve sen durma! Yak vicdan meşaleni, çıksın karanlıklar aydınlığa! Çünkü bekliyor hep birileri seni umutla!

GÜTBAT Sosyal Farkındalık Ekibi Adına

Daha Fazla Göster

Gonca Gül SAĞLAM

Merhabalar, ben Gonca Gül. Kalemin gücünün susmuş vicdanları konuşturması dileğiyle yazıyorum. İyilikler ve güzelliklerle kalın. Sevgiler…

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu