DEĞİŞMEK VE DEĞİŞME PSİKOLOJİSİ ÜZERİNE
Değişmek… Bu kelime hiçbirimizin nedense kendine yakıştıramadığı ya da başkaları için kullanılmasını daha doğru bulduğumuz bir kelime. Acaba neden?? Belki de değişmek istemek şu anki halimizin kötü olduğunu kabullenmek gibi göründüğünden böyle bir önyargımız var. Oysaki diğer taraftan baktığımızda değişmeyi istemek aslında kendimize verdiğimiz değerin göstergesi çünkü değişmek her zaman daha iyilerine layık olduğumuzu bilmek manasına geliyor.
İnsan olmanın en güzel yanlarından bir tanesi de belki değişebilmek ve gelişebilmek. İnsanlık tarihine baktığımızda bile insanın dumanla haberleşirken kendini telefonla mesajlaşırken bulduğunu görüyoruz. Peki bu sadece teknolojinin değişmesiyle açıklanabilir mi? Parlak fikirlerin, eskiyi rafa kaldırmanın ,yeniye ilgi duymanın hiçbir etkisi olmamış olabilir mi? İnsan ömrü de bir nevi tarih. Peki hal böyleyken her insan da kendi çağını rönesansa çevirmenin kendini değiştirmenin, geliştirmenin peşinde olmamalı mı ? Elbette ki olmalı.
Peki bizi bunu yapmaktan alıkoyan ne? En önemlilerinden bir tanesi modern insanın rutin bir hayat yaşaması ve artık onu şaşırtacak bir şey bulmanın çok zor olması. Rutine bağlanmış hayat çok meşgul olmakla aynı anlama da gelmiyor. Öyle günler var ki hiçbir işimiz olmamasına rağmen gözümüzü açıp kapatmamızla günü bitirip kendimizi yatağımızda buluyoruz. Fakat her gün her alanda daha iyi bir insan olmak için bize verilen büyük bir şans. İnsanın ölümlü olduğunu bilmesine rağmen günlerini israf etmemekten kaçınmaması da bu şansı geri tepmek demek değil mi?
Gözümüzü açtığımız her günümüz elde edemeyeceğimiz öyle büyük hediyelerimiz ki gözümüzü açamadığımızı anlayamayacak kadar onu elde edemeyecek bir pozisyonda olduğumuzu bile biz değil de başkaları anlıyor.
En önemli sebeplerden bir tanesi de şikayet etmek ve başkalarını suçlamak. Çoğu insan kendini değiştirmek yerine başkalarını değiştirmeye vakit harcar ve asla bunun ne kadar kendilerini yıprattığının farkına varmaz. Üstelik bu çabalar sonuç vermez. Şikayet etmenin insanı bir manada rahatlattığı düşünülür.Oysaki şikayet etmek bir insanın çözüm odaklı olmasını engeller ve yaratıcılığını yok eder. Böylece değişmek ve gelişmek psikolojisinden uzaklaştırır.
Bir diğer sebep ise yeni insanları hayatına almak istememek ve farklı şeylere önyargılı yaklaşmak. Her insan farklı şekillerde hayatı anlar daha çok insan tanımak ise hayata daha farklı anlamlar yüklememizi sağlar. Her zaman haklı olmadığımızı, bazı davranışlarımızın yanlış olduğunu bize bu insanlar öğretir. Böylece bizi değiştirirler.
Bir sonraki sebep ise değişimin daha önceki alışkanlıklarımızdan vazgeçmek manasına gelmesi. Alışkanlıklar terk edilmesi çok zor davranışlardır.Öylesine içimize işlemişlerdir ki çoğu zaman kendimiz bile ne yaptığımızın farkında olmayız. Peki bu kadar bizi sarmalayan alışkanlıklarımızdan nasıl kurtulabilir ve kendimizi daha iyi hissedebiliriz ve rutinden kurtulabiliriz? Elbette ki bir anda alışkanlıklarımızdan kurtulmayı beklemek gerçekçi olmaz fakat hiç değilse her gün onları yapış şeklimizde ufak değişiklikler yaparsak kendimizi başlangıç noktamızdan çok daha farklı bir yerde bulacağımıza eminim. Böylece bu süreci de çok daha rahatlıkla başarıya ulaştırdığımızı göreceksiniz.
Aslında saydığımız bütün sebeplerden de ortaya çıkan en önemli sonuç istemek değişmenin en önemli anahtarı…
O zaman biz de kendimiz ve çevremizdekiler için nasıl hep daha iyisini istiyorsak daha iyisini hak edebilmek için her gün bambaşka ve daha istediğimiz ,daha çok sevdiğimiz bir insan olmak için bir şeyler yapmalıyız. Ömrümüzü yıllarla değil de nefeslerimizle saymalıyız.
Yoksa sürekli aynı kişi olduğumuz, aynı şeyleri yaşadığımız hayatımızda geçmişimizin bugünümüzün ve yarınımızın birbirinden ne farkı kalır?
‘Geçmişin geçmiş olması için; zamanın geçmesi yetmez.’
YAZAR:ZEYNEP ŞULE ÇALIKUŞU