FARKINDALIKTIPTA GÜNCELLER

“Bir Aralık” Yarat

Elinde tuttuğun bir kâğıt parçasıyla poliklinikler yazan büyük kapının önünde dikiliyorsun. Kafan karışık, içinde bir korku, bir hüzün var. Şaşkınsın. Sanki omuzlarına daha önce kimsenin sahip olmadığı bir dert yüklenmiş. Öyle hissediyorsun. Ne olduğunu da tam anlamıyorsun ama ruhunu bir çaresizlik sarmış. Elindeki kâğıdı tekrar okuyorsun, altında doktorunun imzası, kargacık burgacık el yazısıyla şöyle yazıyor:

“HIV testin (AIDS) pozitif. Endişelenme tedavisi var.”

Bir de doğrulama için yeniden test istediklerini yazan bir şeyler. Bu kadarcık. Hepsi bu. Hepsi bu ama garip olan bir şey var, sanki tüm İstanbul başına yıkılmış. Önce nasıl olabilir diye düşünüyorsun. AIDS hakkında bilgilerin Freddie Mercury’nin bu hastalıkla öldüğünden ileri gitmiyor.       Nasıl benim başıma geldi, diyorsun. İnternette aratıyorsun karşına tonlarca site çıkıyor. Asılsız, kaynağı belli olmayan tonlarca bilgi görüyorsun. Bilgi bile denemez, hurafeler. Gözüne “Pozitif Yaşam” gibi “Kırmızı Kurdele” gibi isimler takılıyor. HIV’le yaşayan insanların kurduğu dernekler bunlar. Dikkatini çekiyor. Bu sitelerden hepsi bilimsel birçok bilgiye ulaşıyorsun. İçeriklerini geziyorsun: “HIV değil, ön yargılarınız öldürüyor.” yazıyor, “HIV çok değişti.” yazıyor. İlgini çekiyor dolayısıyla. Hastane bahçesine oturup okumaya başlıyorsun. “B=B”den, tedaviden, haklarından, yeniliklerden bahsediyorlar. Hiçbirine o an tam olarak odaklanamıyor, kafanı veremiyorsun ama şu cümle çok dikkatini çekiyor:

“Yalnız değilsin.”

Tüm bu anlattıklarımın senin başına geldiğini düşün. Sen nasıl tepki verirdin? Gel, cevap vermeden önce biraz kendimize “bir aralık” yaratıp hem düşünelim hem de HIV ve AIDS konuşalım.

En temel noktayla başlamak gerekiyor. HIV ve AIDS nedir ve bu terimlerin ne gibi farklılıkları var?

HIV, İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü olarak adlandırılan ve HIV enfeksiyonuna neden olan etkendir. Virüs, vücuda girdiği andan itibaren bağışıklık sistemi hücresi olan CD4’e tutunur ve genetik materyallerini hücre içerisine bırakır. CD4 hücresinin DNA’sını kullanarak kendini kopyalar ve hücreyi parçalayarak daha fazla sayıda kana geri karışır. Zaman içerisinde bağışıklık sistemini oluşturan hücrelerin azalmasına ve bakteriyel ya da viral diğer hastalıklara karşı savunma mekanizmasının yok olmasına neden olur. 

AIDS ise Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromudur ve HIV enfeksiyonunun ilerlemiş halidir. HIV’le enfekte kişinin tedavi olmazsa karşılaşabileceği tablodur. Tedavi edilmezse enfeksiyon 10-12 yıl içinde bu noktaya gelebilir. Kısaca AIDS, HIV’e bağlı nedenlerle bağışıklık sisteminin yetersiz hale geldiği ve kişide fırsatçı enfeksiyonların görülmeye başlandığı evrenin adıdır.

Bizim hikayemizde elbette doktor bunları biliyordu. Ama size verdiği kağıtta “HIV testiniz pozitif” yazmış bir de parantez içinde AIDS eklemişti. Çünkü halk arasında genelde HIV ve AIDS aynı şey olarak algılanır, oysa görüldüğü gibi bu terimler birbirinden çok farklıdır.

HIV ile yaşayan herkes AIDS evresinde değildir. Bu evrede tanı alanlar ise anti-retroviral tedavi ile evreden çıkabilmektedirler.

HIV, enfeksiyon sonrası AIDS noktasına kadar, tedavi alınmazsa genellikle asemptomatik olarak enfekte kişiyle yaşıyor. Bu asemptomatik evrede tanı alıp ART tedavisine başlanan bireyler yaşamları boyunca HIV virüsünün neden olduğu semptomları HIV ilişkili yaşamadıkları gibi bu bireylerin yaşam süresi de HIV’le enfekte olmayan kişilerle eşitleniyor. Yani HIV bugünkü tedaviler sayesinde öldürmüyor. HIV’in kendisi öldürmese de HIV’le yaşayan kişilerin hayatını ön yargılar çok zorlaştırıyor. Bugün özellikle bizim de içinde bulunduğumuz Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkan ülkelerinde HIV ile ilgili çok büyük bir bilgisizlik ve bu bilgisizliğin getirdiği bir ön yargı var. Bilgisizliğin sonuçları da hiçbir zaman iyi olmuyor. Dünyada özellikle Avrupa ile Kuzey Amerika’da, Orta ve Güney Afrika’da HIV insidansı düşmekteyken Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkan ülkelerinde insidans hızla yükselmektedir.

HIV’le ilgili ön yargıların temeli bilgisizliğe dayanıyor demiştik. Bu ön yargılar özellikle virüsün bulaş ve korunma yollarını bilmemekle başlıyor. HIV için temelde üç bulaş yolu sayılabilir. Bunlar cinsel yolla bulaş, anneden bebeğe doğum esnasında ve emzirme yoluyla bulaş, kan transfüzyonu yoluyla bulaştır. HIV’in hangi yollarla bulaştığı kadar nasıl bulaşmadığı da önemlidir. HIV; ter, tükürük, idrar, göz yaşı gibi vücut sıvılarıyla, hapşırık ya da öksürük sırasında vücuttan çıkan partiküllerle, aynı tabak, çatal, bıçak, havlu kullanımıyla, aynı tuvalet ve duşun kullanımıyla, sivrisinek ve böcek ısırıklarıyla, tokalaşmak, sarılmak, öpüşmek, aynı ortamda bulunmak gibi sosyal davranışlarla bulaşmaz. Bunları bilmek hem HIV’le yaşayan bireylere yönelik ön yargılarınızı kıracak hem de korunma konusunda size yol gösterecektir.

Üç farklı bulaş yolu belirttik. Peki gelelim korunma yollarına. HIV’den nasıl korunabiliriz? Bunları küçük başlıklar halinde tek tek anlatacağım:

1- Cinsel yolla HIV bulaşından korunma: Cinsel ilişki yoluyla HIV bulaşması cinsel sıvıların cinsel organlara, anüse ağıza ya da açık yaralara teması ile olur. Bu konuyla ilgili son derece ayrıntılı bilgilere benim de kaynak olarak kullandığım Kırmızı Kurdele derneğinin web sayfasından ulaşabilirsiniz. Ben size birincil korunma yolunu söyleyeceğim: Kondom. Cinsel ilişkide kondom kullanmak HIV’den korunmada en önemli noktalardan biri. Bir diğer vurgulanması gereken nokta B=B ki buna yazının ilerleyen kısımlarında değineceğim.

2- Kan yoluyla HIV bulaşından korunma: Test edilmemiş ve edildiğinden emin olunmayan kan ürünlerinin nakline izin verilmemelidir. Kan yoluyla bulaş HIV bulaşının en kesin şekilde olduğu yoldur. Bu sebeple de ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde kan transfüzyonundan önce HIV testi zorunludur. Bunun dışında intravenöz madde bağımlılığı olanların ortak şırınga kullanımı bulaş nedenlerinden biridir.

3- Anneden bebeğe HIV bulaşı: HIV taşıyan anne adayları alacakları HIV tedavisinde kullanılan ilaçlar yoluyla bebeklerine virüs geçişini %0.5’lere kadar indirebilmektedirler. Ayrıca doğum sonrasında da emzirme yoluyla gerçekleşebilecek olası bulaşların engellenebilmesi için annenin bebeğini emzirmemesi önerilir. 2015 yılında gerekli basit tedbirlerin alındığı doğum süreçleriyle HIV pozitif anne babadan 267.000 HIV negatif bebek dünyaya gelmiştir.

Tüm bunlarla beraber B=B nedir?

Günümüzde HIV anti-retroviral tedavilerle baskılanıyor ve bir süre sonra kanda belirlenemeyen düzeylere kadar geriletilebiliyor. İşte “B=B” bize viral yükün kanda belirlenemediği noktada virüsün bulaştırılamayacağını da anlatıyor. CDC onaylı bu bilgi bugün HIV ile savaşta hem bulaşı hem de ayrımcılığı önleme noktasında en büyük silahlarımızdan biri haline geldi. 

HIV ile yaşayan bireylerin hayatını HIV etkeninden çok ön yargıların zorlaştırdığını söyledik ve bu ön yargıların temelinin bilgisizliğe dayandığını vurguladık. Bu bilgisizlik ve ön yargı HIV ile yaşayan bireylere yönelik damgalamaları da beraberinde getiriyor. Virüs ayrımcılık yapmıyor. Kişilerin cinsel yöneliminden, cinsiyet kimliğinden, yaşam tarzından, inançlarından, sosyal statüsünden vs. bağımsız olarak toplumu oluşturan herkesi enfekte edebiliyor. Ayrımcılığı ve damgalamayı yapmak ise insana kalıyor.

Bugün UNAIDS verilerine göre dünyada 38 milyon kişi HIV ile yaşıyor ve geçtiğimiz sene 1 milyon 700 bin kişi yeni tanı aldı, 790 bin kişi de AIDS’in oluşturduğu komplikasyonlar sonucu hayatını kaybetti. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016 verilerine göre ülkemizdeki yeni vaka artış oranı %452. Dünya üzerinde yeni tanı oranları düşüş gösterirken ülkemizde çok yüksek bir hızla artmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’nın 30 Kasım 2020 tarihli verilerine göre bugün ülkemizde doğrulanma testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 25.809 HIV+ birey ve 1958 AIDS evresinde birey yaşamaktadır. Bugün itibariyle Türkiye’de bilinen HIV ile yaşayan bireylerin ve AIDS vakalarının toplamı 27.767 kişidir.

İlaca ulaşım, ayrımcılığa uğramamak ve tedavi sürekliliği bugün tüm dünyada HIV ile yaşayan her birey için hava kadar, su kadar değerli ve öncelikli. HIV enfeksiyonları son bulsun, HIV ile yaşayan bireyler ayrımcılığa ve damgalanmaya uğramasın istiyorsan farkında ol. Dünya Sağlık Örgütü, HIV’i bitirmeye yönelik en etkili yollardan biri olarak gördüğü bilinçlenme ve farkındalık oluşturma çalışmalarını daha görünür kılmak için 1988’de 1 Aralık’ı Dünya AIDS Günü ilan etti. 1 Aralık’ta her sene HIV’e yönelik farkındalık oluşturmak amacıyla birçok etkinlik yapılıyor. O etkinliklerde yer al mesela, katıl. Sen de kendine “Bir Aralık” yarat ve HIV hakkında oku, öğren, bilgilerini paylaş.

Bil. Önemse. Korun.

HIV çok değişti. Sen neyi bekliyorsun?

KAYNAKÇA

  1. HIV Treatment as Prevention. (2020, 3 3). HIV Treatment as Prevention: https://www.cdc.gov/hiv/risk/art/index.html
  2. Kırmızı Kurdele İstanbul Derneği. (tarih yok). HIV hakkında Her Şey. Kırmızı Kurdele İstanbul : https://www.kirmizikurdele.org/hiv-hakkinda-her-sey
  3. Pozitif Yaşam Derneği. (2020). HIV ve AIDS Nedir? https://pozitifyasam.org/hiv-aids-nedir/
  4. T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Dairesi Başkanlığı. (tarih yok). HIV-AIDS İstatistik. T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Dairesi Başkanlığı: https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/bulasici-hastaliklar/hiv-aids/hiv-aids-liste/hiv-aids-istatislik.html
Daha Fazla Göster

Ümit Koluaçık

İnsan haklarını savunur, eşit ve hür yarınlara inanır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu