KÜLTÜR-SANAT

BİR ANNENİN ÇIĞLIĞI: Käthe Kollwitz

Sizlere benim çok sevdiğim ve her eserinde beni kendine biraz daha hayran bırakan, yaşamını insandan yana değerler üzerine kurmaya çalışmış; savaşın ve insani değerleri yok etmeye çalışan her koşulun karşısında durmuş bir ressam ve heykeltıraş Käthe Kollwitz’den bahsedeceğim. Alman dışavurumcu sanat akımı içerisinde adına sıkça rastladığımız Kollwitz, Doğu Prusya’da Dresden yakınlarında Königsberg’de (bugün Kaliningrad) 8 Temmuz 1867’da Carl Schmidt ve Katharina Schmidt’in beşinci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Ailesi Hristiyan olmasına rağmen sosyalist bir hayat tarzına sahipti. Kızının yeteneğini daha küçük yaştayken keşfeden babası onun ünlü resim ve grafik ustalarından ders almasını sağladı.

Kollwitz, sanat eğitimine 1884’te Berlin Sanat Okulunda başlar. Bu yıllarda Emile Zola, Dostoyevski, Tolstoy gibi dönemin gerçekçi yazarlarını okur. Bu yazarlardan etkilenerek resimler yapmaya başlar. Liman işçileri, yoksul insanlar resimlerinin ana karakterleridir. Eğitimini 1888-1889 yıllarında Münih’te sürdürür. O yıllarda kadınların sanatçı olmasının önü kapalı, üniversitede eğitim almaları zor olduğundan ve kadınlar sanat okullarına alınmamakta, özel atölyelerde eğitilmekte olduklarından Käthe de özel ders alarak yeteneğini geliştirir. İlk resimlerinde Fransız yazar Emile Zola’nın Germinal kitabından esinlenmiştir.

19. yüzyılın sonunda işçilerin ve halkın içinde bulunduğu olumsuz koşullardan, toplumsal adaletsizliklerden çok etkilenmiş, yapıtlarında gerçek yaşamda tanık olduğu insanlara ve olaylara yer vermiştir. Büyükbabasının “yetenekli olmak insana sorumluluk yükler” sözlerini aklından çıkarmayan ve “sanatçıyı çağının yarattığını” düşünen sanatçı, daha sonraki çalışmalarında hep açlık çekenlerin, ezilmişlerin, horlananların yanında olmuştur.

kathe kollwitz ile ilgili görsel sonucu

1894’te bir tıp öğrencisi ve abisinin okul arkadaşı olan Karl Kollwitz’le evlenmiştir. Karl sosyalist bir doktordur, muayenehanesinde yoksul işçilere bakmaktadır. Orada gördüğü hasta, aç, yoksul insanlar Käthe’yi derinden etkiler. İşçi sınıfıyla yakından ilgilenmeye başlar ve eserlerinde işçi sınıfının yaşamını resmeder. 1892’de ilk oğlu Hans, 1896’da ikinci oğlu Peter doğar. İki çocuk annesi olan Käthe Kollwitz günlük ev işlerinden sonra resim yapmaya zaman yaratır.

1894’te başladığı Silezyalı dokuma işçilerinin başkaldırışını konu alan Dokumacıların İsyanı adlı bir dizi oymabaskıyı 1898’de tamamlar. Ancak bu çalışmasından dolayı kazandığı altın madalya ödülünün verilmesini Kayzer engeller. Karl Kollwitz’in Berlin’in yoksul bir mahallesinde açtığı kliniğe başvuranlar, Käthe’nin oymabaskılarının, grafik ve heykel çalışmalarının başlıca modelleri olmuştur. Käthe Kollwitz’in yapıtlarında kadınların, anne ve çocukların özel bir yeri vardır ve kadınların toplumsal mücadeledeki rolü sık sık vurgulanır.

Käthe ve Karl’ın iki oğullarından Peter, 18 yaşındayken I. Dünya Savaşı’nda yaşamını yitirdi. Savaşa tüm benliğiyle karşı olan Käthe Kollwitz, oğlunun ve oğlu gibi yüzbinlerce gencin acısını yıllarca üzerinde çalıştığı yaslı anne ve baba heykellerinde dile getirdi. Ayrıca çok ünlü olan 7 eserden oluşan  The War Series (savaş serisi)’ ni de oğlunu birinci dünya savacında kaybetmesi üzerine resmetti. Käthe Kollwitz, İkinci Dünya Savaşı sona ermeden 16 gün önce, 22 Nisan 1945’te hayata gözlerini yumdu. Yaşamı boyunca emperyalist savaşın ve faşizmin yaşattığı acıları derinden yaşayan bir anne olarak onun eserleri bir çığlıktır. Onun çığlığı eserleri sayesinde bugün de bizlere ulaşıyor, emperyalist savaşlara ve kapitalizme karşı mücadelede önder olmakta. 

Biraz da benim de çok sevdiğim savaş serisinden bahsetmek isterim. Seri 7 sayfadan oluşmaktadır ve 1914-1922 yılları arasında oluşturulmuştur.

Savaş serisinin ilk yaprağı: The Sacrifice ( kurban)

Bu resimde çıplak bir kadının çocuğunu kurban olarak verdiğini görmekteyiz. Kadının çıplaklığı onun savunmasızlığını simgeler. Ve kadının gözlerinin kapalı oluşu da bebeğini tamamen bir kurban olarak vermesinin göstergesidir. Bu eser Kollwitz’in kendi oğlunu savaşa kurban vermesinin bir ekspresyonudur.

Oğlu Peteri 1914’te kaybettikten sonra, muhtemelen “Savaş” serisinin ilk çalışmasını, kucağında kucakladığı bebeğinin üzerine eğilmiş bir kadını gösteren bir çizim olarak yarattı. Yüzünü çocuğunkine sıkıca bastırıyor. Annenin güçlü duyguları, çizimin karakteristik tarzına da yansıyor. Sağ kolun kaldırılması, kadının savaş için çocuğunu feda etmek istemediği izlenimini veriyor. Kurban çalışması da bahsettiğimiz çalışmanın geliştirilmiş halidir. Ancak bu ilk çalışmada son versiyondan daha güçlü bir kurban vermek istememe ifadesi vardır

Savaş serisinin kurban eserinin az önce açıkladığım ilk hali.

Savaş serisinin ikinci yaprağı:  The Volunteers (gönüllüler)

metin, kitap içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Serinin ikinci sayfası Ortaçağ “danses macabres (ölüm dansı)” geleneği ve askeri bir lider olarak Ölüm’ün temsilidir. Eserde davul çalan Ölüm figürünü izleyen beş genç adam gösterilir. Genç erkeklere farklı karakteristik özellikler verilmiştir. Bazıları tutkulu bir coşkuyla ölüme sürüklenirken, diğerleri körü körüne sadakat ya da umutsuzluk içinde görülür. Gençlerin yüzleri ve kafalarından çıkan ışık huzmeleri, onların savaşa katılmalarına neden olan duygusal inançlarını göstermeyi amaçlamaktadır. Kendilerini feda etmek gerekse bile Anavatanlarını savunmaları gerektiğine kesin olarak ikna olmuşlardır. Bu eserinde oğlu Peter ve arkadaşlarını simgelediği düşünülmektedir. Peter, sol koluyla onu sıkıca yan tarafına bastıran Ölüm figürünü izleyen ilk kişidir. Çünkü gerçekten de savaşta ilk öldürülen Peter’dir.

Serinin üçüncü yaprağı: The Parents (ebeveynler)

metin, kitap içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Serinin ilk iki sayfası savaşın başındaki ve ilk birkaç yılındaki insanların tutumunu temsil ederken, sonraki yapraklar insanlara savaşın geride bıraktığı izleri gösteriyor – oğullarının yasını tutan ebeveynler, savaşa giren kadınlar ve dullar. Bu eserde de anne ve babanın yas içinde olduğunu görmekteyiz. Anne babanın üstüne kıvrılmış baba ise anneyi kucaklamış bir eliyle de yüzünü kapatmıştır. 

Serinin dördüncü yaprağı: The Widow I (dul 1)

Hafif bir arka plana karşı, genç, hamile bir kadın figürü, koruyucu bir hareketle ellerini şişkin vücudunun üzerinde tutmaktadır. Kocasının ölümü onu geride, yalnız ve terk edilmiş olarak bırakmıştır. Ağzının aşağıya doğru eğilmiş köşeleri kederini gösterirken, çaresizce bir tarafa eğilmiş kafası korunma ihtiyacını ortaya çıkarır. Hamile olması geleceğe yeni bir yaşama işarettir.

Serinin beşinci yaprağı: The Widow II (dul2)

metin, kitap içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Serinin beşinci yaprağında da yine bir dul görülmektedir. Umutsuzluk içinde hem kendi hem de çocuğunun hayatına son vermiştir. Ön planda perişan halde, başı geriye düşmüş, bebeği göğsüne dönük olarak yatmaktadır. Käthe Kollwitz, figürün sert ayaklarını yayılmış ayak parmaklarıyla tasvir ederek çok daha gelişmiş bir ifade gücü elde etmiştir.

Serinin altıncı yaprağı: The Mothers (anneler)

metin, kitap içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Bu sayfadaki kadınlar, bir savaşta feda edilmelerini önlemek için, annelerinin arkasından etrafa bakan çocukları geride tutuyorlar. Kadınlar bir kaleyi andıran dairesel bir şekil oluşturmaktadır. Bu savunmacı duruşları, çocuklarını korumak için kurdukları birliği vurgular.

Käthe Kollwitz 6 Şubat 1919’da, Peter’ın doğum gününde günlüğüne şunları yazdı:

-“Anneler” üzerine çalışıyorum. […] Dün Savaş serisinin sayfalarını elden geçirmeye karar verdim. […] Anneyi çocuklarını kucaklayarak çizdim. Kendi çocuklarım, Hans’ım ve küçük Peter’ım ile kendimin bir temsilidir. Ve bunu iyi bir iş parçası haline getirmeyi başardım. 

Serinin yedinci ve son sayfası: The People (insanlar)

metin içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Bu sayfanın ortasında Merhamet Bakiresi imajını uyandıran bir kadın vardır. Bir çocuk sadece gösterilen manto altından dışarı bakıyor kadın ise koruyucu bir hareketle ellerini çocuğun yüzünün önünde tutuyor. Kadın figürünün ardında, çaresiz insanların çarpık yüzleri ona yaklaşırken karanlıktan aydınlığa çıkıyor. Resmedilenler duygusal ve fiziksel yaralarıyla savaş kurbanlarıdır. 

Käthe Kollwitz günlüğünde neredeyse bitmek üzere olan Savaş Serisini şöyle yazmıştır:

-…Ama bu yıl işim iyi gitti ve bunun için minnettarım. Savaş serisi neredeyse son haline geldi. Eksik veya yetersiz olabilir, yine de işin büyük bir kısmının yaratmak olduğunu düşünürseniz, seri  bir sonuca ve tamamlanmaya varmıştır. 

Käthe Kollwitz, Günlükler, 30 Aralık 1922

KAYNAKÇA:

https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%A4the_Kollwitz

https://marksist.net/okurlarimizdan/sosyalist-bir-sanatci-kathe-kollwitz

https://www.kollwitz.de/en/sheet-7-the-people

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/909581

Daha Fazla Göster

Nihal Narı

Merhabaaa! edebiyata ilgili, her şeyden azıcık da olsun bilgisi olsun isteyen bir tıp öğrencisiyimm

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu