TIPTA GÜNCELLER

ALKALİ BESLENME

Alkali beslenmeyi öneren uzmanlara göre hastalıkların sebebi, yanlış besin seçimi sonucu oluşan asit artıklarının vücutta birikmesidir. Asit; vücudun temizlik, savunma, onarma sistemlerinin kapasitesinin üzerine çıkacak kadar birikip tüm dokuları kirletebilir. Vücuttaki asidi azaltmanın yolu, asidin panzehri alkaliyi artırmaktır. Alkali olmanın en kısa yolu, alkali beslenmektir.

Hem sağlık hem de hastalık hücrelerin içinde başlar. Vücudun bütün reaksiyonları hücre seviyesinde olur. Bir hücrede asitlenmeye bağlı hasar çoğalınca, o hücrenin oluşturduğu dokuda fonksiyon kaybı olur, tahribat arttığındaysa ilgili organda hastalık oluşur.

Vücudun hücre fonksiyonlarını doğru şekilde çalıştırmak istiyorsak hücrelere hayat veren besleyici maddeleri ve oksijeni, kan akımı aracılığıyla hücrelere ulaştırmak zorundayız. Aynı zamanda, aynı kan akımı aracılığıyla hücrelerdeki işlemler sonucu oluşan artıkları, “çöpleri” yani hücresel asitleri bedenimizden uzaklaştırmalıyız. Bütün bunlar ancak vücut içerisinde alkali bir ortam bulunduğunda mümkün olabilir.

Asitlenme Nasıl Olur?

Vücudumuzda yüz milyardan fazla hücre, tüm yaşamsal fonksiyonlar için her gün yeni enerjiye ihtiyaç duyar. Enerji olmadan yaşam olmaz. Bu enerji yiyeceklerden gelir. Yiyecekler ve oksijen kanla hücrelere taşınır. Hücrede bir tür yanma işlemiyle enerji oluşturulur. Bu yanmanın sonunda ortaya asit artıklar çıkar. Temizlenmezlerse hücre içi asitlenir.

Doğduğumuz günden beri vücudumuzun temizlik sistemleri bu asit artıkları yok etmekle meşguldür. Artıkların miktarı, vücudun temizleyebileceğinden daha fazla olursa, güvenli bir yerde depolanmaları gerekir. En iyi depolardan biri yağ deposudur. Asit yükü fazlaysa, vücut bu depolardaki yağı enerji için kullanmayı tercih etmez.

Asit ve alkaliler aynı ortamda, miktara bağlı olarak her zaman birbirlerini nötralize ederler. Asit sıvı, hidrojen iyonlarını nötralize etmek isteyen, alkali sıvı ise hidrojen iyonlarını kabul eden ve asitliği azaltan sıvı anlamına gelir. Vücut, kanın pH derecesinin asit tarafa kaymasına asla izin vermez. Engellemek için asit giderici tampon sistemlerini kullanır. Bu tampon sistemleri; asitleri vücuttan atmak için devreye sokulan ve idrar, ter, dışkı, nefes vermeyle sonuçlanan işlemlerdir.

Asit tarafa kayması yaşamla bağdaşmayacağı için kanın pH derecesi değişmez. Değişen, diğer vücut sıvılarının pH derecesidir. Vücuttaki idrar, ter, tükürük, hücrenin içindeki sıvı, hücrelerin arasındaki sıvı ve tüm dokulardaki sıvılar diğer vücut sıvılarını oluşturur. Bunların pH dereceleri değişir, çünkü kanın pH derecesini dengelemek uğruna asit yükleri arttırılır.

Alkali Beslenmenin Vücuda Faydaları

Kronik Asidoz ve Osteoporoz

Kalsiyum karbonat ve kalsiyum fosfatın vücudumuzda önemli bir deposu vardır. Modern diyet gibi asit yükü yüksek beslenme tiplerinde bu yükü azaltmak, nötrleştirmek için bu depolardan kalsiyum karbonat ve kalsiyum fosfat salınır. Asit miktarı arttıkça bu depodan salınan kalsiyum ve karbonat miktarları artar. Modern diyetle böbreklerden kaybedilen kalsiyumun 20 yılda neredeyse 480 mg veya iskelet kaslarındaki kalsiyumun yarısı kadar olduğu tahmin ediliyor.

Osteoporozun tek ölçüsü böbreklerden kalsiyum atılımına bağlı kalsiyum kaybı değildir. Böbrekteki kalsiyum kaybını dengeleyen birçok regülatör vardır. Bağırsaklardan emilen minerallerin böbreklerde atılan mineral miktarına yetmemesi osteoporozu oluşturur.

Arteriyal kanın pH derecesi normalken, plazma bikarbonatının hafif azalması potasyum bikarbonat takviyesiyle düzeltilebilir. Alkali diyette önemli bir yeri olan bikarbonatın yaşlılarda kemik kaybını önlediği görülmüştür. Ayrıca D vitaminin >80 nmol/L olması kalsiyumun, magnezyumun ve fosfatının emilimini arttırır. Bu da kemik erimesinde ihtiyacımız olan minerallerdir. Ancak toplumumuzda D vitamini eksikliği yaşayan birçok kişi vardır.

Alkali Diyet ve Kaslar

Meyve ve sebze alımına bağlı olarak zengin potasyum içeren bir diyetle beslenen ve asit yükü düşük olan kişilerle yapılan üç yıllık bir çalışmanın sonunda yaşlılarda kas kütlesinin korunduğu sonucuna varılmıştır. Kronik böbrek hastalıkları ya da metabolik asidozda ise iskelet kası miktarı hızlıca azalır. Asidozun düzeltilmesiyle; kasların erimesine yol açan diyabetik ketozis, travma, sepsis, kronik obstruktif akciğer hastalığı ve böbrek yetmezliğinin önüne geçilebilir. Ağır egzersizde oluşan akut asidozda, daha genç hastalara sodyum bikarbonat verildiğinde, sodyum bikarbonat verilmeyenlere göre daha az asidoz görülmüştür.

Alkali Takviye ve Büyüme Faktörü

Renal tubular asidoz gibi metabolik asidozların, çocuklarda büyüme hormonunu azaltmasıyla çocukların daha kısa boylu olması yıllardır bilinen bir gerçektir. Asidozun bikarbonatla ya da potasyum sitratla düzeltilmesi, büyüme faktörünü ve böylelikle boyun uzamasını arttırır.

Postmenopozal kadınlarda, potasyum bikarbonatın günlük alınan asit yükünü nötralize edecek kadar alınmasının da büyüme hormonunu ve osteokalsini arttırdığı görülmüştür. Büyüme hormonunun arttırılması; yaşam kalitesinin artmasını, kardiyovasküler risk faktörlerinin azalmasını, vücut kompozisyonunun artmasını hatta hafıza ve bilişin artmasını sağlar.

Alkali Diyet ve Ağrılar

Bazı araştırmalar, alkali minerallerin takviyesinin kronik sırt ağrısını azalttığını gösteriyor. Alkali takviyelerle, intrasellular magnezyumun az ama etkili artışı enzim sistemlerinin düzgün çalışmasında ayrıca D vitaminin aktifleştirilmesinde önemlidir. Bu şekilde alkali takviyeler, sırt ağrısını azaltmaya yardımcı olmuştur.

Sonuç olarak alkali diyetin ve alkali suyun metabolik asidoz tedavisinde, hazard faktörünü azaltarak hayatta kalma faktörlerini arttırmasında, uzun yaşamada, alkali ortam oluşturarak yağ yakımında, yüksek tansiyonu düşürmekte birçok olumlu etkisi gözlenmiştir. Alkali suyun en önemli etkisi ise asit yüklü beslenme şekilleriyle aldığımız ve vücudumuzun metabolik aktivitelerle zaten ürettiği fazla asiti nötrleştirmede alkali diyete yardım etmesidir. Küçük bir çabayla alkali su içerek vücudumuzun alkali olmasına katkı sağlayabiliriz. Vücudumuzun iyilik halini devam ettirebiliriz.

KAYNAKÇA

Çoruhlu Ayşegül Alkali Diyet [Kitap Bölümü] // Alkali Diyet. – istanbul : Doğan Egmont Yayıncılık, 2019. – Cilt 9.

Hassan Abol‐Enein Osama A Gheith, Nashwa Barakat, Eman Nour, Abd‐Elhameed Sharaf Ionized Alkaline Water: New Strategy for Management of Metabolic Acidosis in Experimental Animals [Dergi]. – [basım yeri bilinmiyor] : Therapeutic Apheresis and Dialysis, June 2009. – 13 : Cilt 3. – s. 220-224.

Joseph Weidman Ralph E. Holsworth, Jr., Bradley Brossman, Daniel J. Cho, John St.Cyr, Gregory Fridman Effect of electrolyzed high-pH alkaline water on blood viscosity in healthy adults [Dergi]. – Philadelphia : Journal of the International Society of Sports Nutrition, 18 november 2016.

Massimiliano Magro Livio Corain, Silvia Ferro,Davide Baratella,Emanuela Bonaiuto,Milo Terzo,Vittorino Corraducci,Luigi Salmaso, Fabio Vianello Alkaline Water and Longevity: A Murine Study [Rapor]. – Legnaro : Evid Based Complement Alternat Med. , 2016.

Mousa Haider Abdul-Lateef Health Effects of Alkaline Diet and Water, Reduction of Digestive-tract Bacterial Load, and Earthing [Rapor]. – USA : Alternative therapies in health and medicine , 2016.

Schwalfenberg Gerry K. The Alkaline Diet: Is There Evidence That an Alkaline pH Diet Benefits Health? [Dergi]. – [basım yeri bilinmiyor] : J Environ Public Health., 11 october 2011. – 727630 : Cilt 2011.

Tomoo KONDO Mikiya KISHI, Takashi FUSHIMI, Shinobu UGAJIN & Takayuki KAGA Vinegar Intake Reduces Body Weight, Body Fat Mass, and Serum Triglyceride Levels in Obese Japanese Subjects [Makale] // Bioscience, Biotechnology, and Biochemistry. – Japan : Bioscience, Biotechnology, and Biochemistry, 2009. – 1837-1843 : Cilt 73:8.

Daha Fazla Göster

Beyza Doğan

Resim yapmayı, tipografiyle uğraşmayı, doğayı seviyorum.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu