FARKINDALIK

Gönüllü Olmak

Gönüllü olmak denildiğinde neredeyse hepimizin aklına ilk etapta bir kuruma/sivil toplum kuruluşlarına(STK) üye olmak geliyor. Sanılanın aksine gönüllü olmak gönüllü olmayı istediğin anda başlar. Kanaatimce bu ikilemi şöyle ayırabiliriz: toplumsal gönüllülük ve bireysel gönüllülük. Çünkü yoldan geçen bir yaşlının karşıya geçmesine yardımcı olmak, sokak hayvanları için bir tas su ve mama koymak, ihtiyacı olanı fark edip tek başına da olsa ona yardım etmek de birer gönüllülüktür bence. Aslında gönüllülük her an aksiyona geçebilecek potansiyele sahiptir, hayatımızın içerisindedir. Tabii bahsedilen bu aksiyon yalnızca gönüllülükle sınırlı kalmaz eğer taşın altına elimizi koyduysak bir sorumluluk da almışız demektir. Yani gönüllülük, sorumluluğu da beraberinde getirir. Kişi, gönüllü olduğu işi bitirene kadar da bu sorumluluğu devam ettirmelidir.

Bizler genelde bir kurumun ya da STK’nın gönüllüsü olarak buluruz kendimizi eğer gönüllü olmayı istemişsek, ilgilendiğimiz konuyla ilgili daha geniş imkanlara sahip, daha deneyimli kurumlarla çalışmayı isteriz. Peki neden gönüllü olmayı isteriz, bizde bu duyguyu, isteği uyandıran şeyler nelerdir? İzlediğimiz Afrika ile ilgili bir belgesel mi, savaş mağduru kişilerin yaralarını sarabilme düşüncesi mi yoksa seçmiş olduğumuz doktorluk mesleğinin bize kazandırdığı -hatta çoğumuzun bu amaçla bu fakülteye girmiş olduğu- insanlara yardım etme isteği mi? Evet, bence hepsi ve sayamadığım pek çoğu birer etken.

Kendimden yola çıkacak olursam beni bu yola sevk eden ilk şey dünyadaki en büyük pandemilerden olan açlık sorunuydu, evet dünyanın diğer tarafında da tam tersi yine bir pandemi sayılan obezitenin de var oluşu… İki zıt durumun bu kadar uçlarda yaşanmasının bir sebebi olmalıydı, bir şeyler yapmalıydık! Elbette “ben tek başıma ne yapabilirim ki”, “bunca sene pek çok yardım kuruluşu ve STK düzeltememiş ben mi düzelteceğim”, “benim gönüllü olma isteğimle bir yerlere mi varacağız” gibi düşünceler mutlaka akla gelecektir ancak ben öyle düşünmüyorum. Az da olsa bir şeylere dokunabilmek, ilk önce kendi etrafıma bakarak buralarda elimin ulaştığı kadarıyla bir şeyleri değiştirmek, kazandığım mesleki eğitim ve tecrübeyle ileride daha fazla şey yapabilmek için öğrenci olduğum süreçte de gönüllü olmak istedim. Aynı zamanda şahit olduğum mutluluklarla ve insanların yüzünde oluşan tebessümlere vesile olmanın verdiği huzurla başımı yastığa daha rahat koyduğumu, insanlık için bir şeyler yaptığımı, yapabileceğimi hissettim.

Şimdi vereceğim örnekler çok basit şeyler olacak ancak gerçekten günün sonunda yaşadığım tüm yorgunlukların gittiği, eve çok mutlu döndüğüm zamanlardan bahsedeceğim:
23 Nisan’da onkoloji servisindeki çocuklara hediyeler, balonlar vermiştik. Çocukların gözlerindeki mutluluk, annelerinin gözlerindeki minnettarlık pek çok şeye değecek cinstendi. Bir keresinde de ilkokul çocuklarıyla beraber pasta yapıp, sinemaya gitmiştik o çocukların arasında hayatında ilk kez pasta yapmış, ilk kez süslü pasta yemiş çocuklar vardı çünkü o çocukların ailelerinin önceliği savaştan kaçıp hayatta kalabilmekti. Neticede yine gün sonunda oradaki tüm çocukları mutlu ettiğimizi görebilmek, “Abla/abi bir daha gelecek misiniz?” sorusunu duymak bizim için inanılmaz mutluluk vericiydi. Sözün kısası evet bunları yapabilmek gerçekleştirebilmek için zamanımızı, emeğimizi, düşüncelerimizi veriyoruz ancak gönüllüysen ve her şeyin sonunda mutlu, huzurlu ve manevi doygunluğa ulaşmış hissediyorsan gerçekten aldıklarımız, verdiklerimizin çok daha fazlası oluyor.

Biraz da gönüllü olmak tehlikeli bir şey midir, acaba bunca güzelliğinin arasında tehlike arz ettiği durumlar olur mu buna değineceğim. Düşünecek olursak bazen gönüllü olmak veya olmayı istemek tehlikeli değilken eyleme geçtiğimizde tehlikeye yol açabilir. Algılarımızı yalnızca gönüllülüğe odaklar, dış uyaranlara kapatırsak yüklendiğimiz sorumlulukları unutur ve önemsemezsek istemediğimiz sonuçlar ortaya çıkabilir. Mesela yukarıda da bahsetmiştim çocuklarla yapılan bir faaliyette yüklendiğimiz bir sorumluluk da çocuklara göz kulak olmaktır ancak biz bu görevimizi yeterince önemsemezsek bu durum çocuklar için bir tehlike oluşturabilir. Ya da ortak çalıştığımız kurumun güvenilirliği tehlike oluşturabilir. Ama bence düşüncede gönüllülük kesinlikle tehlikeli değildir, yalnızca yardımcı faktörler gönüllülüğü tehlikeye atabilir. Benim size tavsiyem kuruma bağlı olsun olmasın, az çok demeden elinizin uzandığı yere kadar gönüllü olun arkadaşlar. Bu dünyadan heybemize kalacak şey yaptığımız iyilikler, aldığımız dualar olsun.

Eda Nur Şahiner

Daha Fazla Göster

Gazi Üniversitesi Genç Yeryüzü Doktorları Topluluğu

İyilik yapma bilincini yaymayı, insani yardım alanında belli bir bilgi ve farkındalık kazanmış olarak mezun olmayı, sağlık ve insani yardıma dair alanlarda toplumsal farkındalık oluşturmayı, çeşitli eğitimler aracılığı ile mesleki ve kişisel olarak kişilerin kendini geliştirmesini, çeşitli faaliyetler aracılığıyla topluma fayda sağlamayı kendine amaç edinmiş bir topluluktur.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu