BİLİM VE TEKNOLOJİ

Don’t Look Up Filminin Arkasındaki Bilim

Güzel, sağlam ve neşeli bir kahkaha mı istiyorsunuz? Dünyanın sonunu düşünün -tüm varoluşsal meseleyi: medeniyetin yok olması, bütün türlerin tükenmesi, tüm dünyevi biyokütlenin ölümü. Eğlenceli, değil mi? Aslında, evet– kurnaz, ironik, karanlık ve akıllı, en azından yeni filmi (Don’t Look Up) 10 Aralık’ta piyasaya sürülen ve 24 Aralık’ta Netflix’te yayına başlamak üzere ayarlanan Adam Mckay’in ellerinde öyle.

Filmin önermesi eşit derecede genel, makul ve tamamen ürkütücü. 9 km’ye kadar varan bir kuyruklu yıldız, süpernovaları araştırmak için rutin teleskopik inceleme yaptığı sırada doktora adayı Kate Dibiasky (Jennifer Lawrance) tarafından keşfedilir. Bunu, meslektaşlarından gelen övgüler ve tokatlar takip eder. -Sonuçta bir kuyruklu yıldız bulursun ve ona adını verirsin.- Ama danışmanı Dr. Randall Mindy (Leonado DiCaprio) yörünge sayılarını çarpıp, Dibiasky kuyruklu yıldızının -ki bu 65 milyon yıl önce dinozorları yok eden asteroid ile neredeyse aynı büyüklüktedir- tam olarak 6 ay 14 gün sonra Dünya ile çarpışmak üzere seyir halinde olduğunu saptadığında, güzel anlar sona erer.

Mindy ve Dibiasky meseleyi, ağzı bozuk, sigara tiryakisi ve yozlaşmış Başkan Janie Orleon (Meryl Streep) ve onun personel şefi olan şımarık oğlu Jason’ın (Jonah Hill) dikkatine sunar. Kafası yaklaşan Kongre seçimleri ve son Yüksek Mahkeme adayı ile meşgul olan Orleon “Tehlikeli olduğunu düşündüğünüz bir kuyruklu yıldız ya da bir asteroid olduğunu duydum” der, “Benden ne istiyorsunuz?”. Dr. Mindy bilimi açıklamaya çalıştığı sırada Jason ‘’Çok sıkıldım’’ diye inler.

Beyaz Saray tarafından geri çevrilen astronomlar, davalarını bir sabah programı olan The Daily Rip’e götürürler ama mesajlarını sunucuların aralıksız devam eden mutlu konuşmaları yüzünden duyuramazlar. Halk eşit oranda inkar, komplo tacirliği suçlaması ve “caps” yaparak cevap verir ve Dibiasky ile Dr. Mindy’ye lakap takarlar. Bu arada Başkan, BASH adlı bir teknoloji şirketinin Jobs-Musk-Zuckerbervari başkanı Peter Isherwell (Mark Rylance) tarafından kuyruklu yıldıztaki değerli metallerin madenciliğinden iyi para kazanılacağına ikna edilir ve acil olan meseleden uzaklaşır.

Gezegen ve üzerindeki yaşam için zaman işlerken verilmesi gereken ölümcül kararlar vardır -boş, kavgacı ve dikkati dağılmış bir insanlığın üstesinden gelemeyeceği kararlar-. Hikâyede, komik bir şekilde absürt bir son sahne olmasa bile, onu tamamen altına çekebilecek bir vahşet akıntısı var. Ama işin vahşeti de aynı -film yapımcılarının görünürdeki amacı da bu-.

GERÇEK HAYATTA BİLİM ADAMLARI GÖKYÜZÜNDEKİ TEHDİTLERİ NASIL İZLİYOR?
Don’t Look Up, dünyanın harekete geçmesini engelleyen basit, ikili, ölüm-kalım meselesinin aynı gecikme, tartışma ve siyasallaştırılmasıyla birlikte, yaygın olarak bir iklim değişikliği benzetmesi olarak görülüyor. Uzaydan gelen bir saldırı ateşli silahla ölümken, küresel ısınma yavaş ve global bir zehirlenmedir. Ancak günün sonunda sonuç aynıdır. İklim değişikliği için temel çözümler şu ana kadar iyi bilinen şeylerdir: fosil yakıtlardan temiz yenilenebilir kaynaklara geçmek ve şehirler ile diğer hassas yerleri sel, orman yangınları, kasırgalar ve zaten sisteme girmiş olan ısınmadan kaynaklı sorunlar için daha fazla güçlendirmek. Bu hızlı bir tedavinin aksine, uzun vadeli gezegen terapisidir. Uzaydan gelen mühimmat tehdidine yönelik çözümler daha az tartışılıyor, ancak eşit derecede ve daha da önemlisi, anında etkili olabilir.

Don’t Look Up’ın ortaya çıkardığı gibi, NASA; potansiyel olarak tehdit oluşturan uzay kayalarını Dünya’ya ulaşmadan çok önce keşfetmek, kategorize etmek ve hükümetin objeyi saptırmak ya da tahrip etmek gibi cevaplar oluşturmasına yardım etmek gibi görevleri olan, harika bir şekilde adlandırılmış Planetary Defense Coordination Office’ine (PDCO) sahip. Kuyruklu yıldızlar söz konusu olduğunda, savunma oluşturmak için ancak bu kadar zaman olabilir. Plüton’un yörüngesinin ötesinden bize doğru hızla gelen buz, kaya yığınları ve kuyruklu yıldızlar güneşin etrafında döner ve sonra geri uçarak 70 km/sn’ye varan hızla hareket eder. Güneşten dışarı akan enerjinin onları ateşleyip imza kuyruklarının verildiği, Jüpiter’in yörüngesi kadar mesafeye gelmeden kolayca gözle görülemezler.

Kuyruklu yıldızın boyutuna bağlı olarak, Don’t Look Up’ta dünyanın harekete geçmesi gereken altı ay çok da gerçek dışı değildir. Çok az buzları olan, kuyrukları olmayan ve uzay molozlarından daha fazlası olmayan asteroitler, güneşin etrafında daha küçük, daha az genişleyen bir yol kat ederler ve bir kuyruklu yıldızdan daha yavaş hareket ederler. Bugün keşfedilen bir kaya, bir yüzyıl boyunca Dünya’nın yörüngesiyle kesişmeyebilir ve gezegeni tehdit etmeyebilir. İki yıldan fazla bir süre önce Don’t Look Up’ın ilk taslağını inceleyen, NASA’nın planet savunma görevlisi Lindley Johndon: “Stratejimiz, önemli boyuttaki nesnelerin popülasyonunu bulmak ve böylece hepsinin nerede olduğunu bilebilmek.” diyor, “Bunu yaptığımızda, bize onlarca yıl boyunca uyarı verecek ve o zaman elimizdeki teknolojiyi kullanmak için zamanımız olacak.”

Asteroidler söz konusu olduğunda, “önem arz eden boyut” öznel bir kavramdır. 2013 yılında 20 metrelik bir asteroid, atmosferin sürtünmesi kayayı yere ulaşmadan parçaladığı için, Rusya’nın Chelyabinsk kenti üzerinde gökyüzünde patladı. Patlama 7200 binaya hasar verdi ve 1500 kişi yaralandı. Bu korkutucuydu ama hayatta kalınabilirdi. PDCO’yu en çok ilgilendiren ve dikkatlerini çeken asteroidler, 140 metre ve daha uzun olanlardır. Arizona Üniversitesi’nde gezegen bilimi profesörü ve film danışmanı olan Amy Mainzer: “Sayıları bir tür aktüeryal bakış açısıyla hesaplıyorsunuz.” diyor, “Ve 140 metre çok fazla hasara neden olabilecek eşik oldu.”

Bir uzay kayasını tehdit haline getiren sadece boyut değildir. Lokasyon da etkilidir. Yeterince büyük bir merminin, NASA’nın near-Earth object (NEO) dediği şeyden potansiyel tehlikeli asteroid’e (potantially hazardous asteroid / PHA) ulaşması için, bunun Dünya’nın yörüngesini 7.5 milyon km’den daha yakın bir şekilde kesmesi gerekir. Bu, herhangi bir ortak ölçüye göre çok büyük bir alan ancak kozmik ölçekte nispeten yakın bir ıskalama. Kongrenin NEO’ları aramak için fon ayırmaya başladığı 1998’den bu yana NASA ve dünyanın dört bir yanından astronomlar, var olduğu düşünülen yaklaşık bir kilometrelik veya daha büyük 1.000 nesnenin %90-95’ini buldular. Ancak bu, yaklaşık 140 metre ve daha büyük olan tahmini 25.000 asteroidin sadece %30-40’ı idi. Mainzer: “Nesnelerin küçük olması gerçekten zor bir problem. Yani, astronomi açısından küçükler. Biri Dünya’ya çarparsa, büyüktür’’ diyor.

DÜNYA’YI KENDİSİNE DOĞRU HIZLA GELEN BİR NESNEDEN GERÇEKTE NASIL KORURUZ?
Gezegenimize doğru bir ölüm dalışı yapan yeterli büyüklükteki bir asteroit veya kuyruklu yıldızla ne yapılacağı, tamamen başka bir konudur. Hiç kimse gerçekten nesneyi parçalayıp, mineral çıkarmayacak -bu olay örgüsü Don’t Look Up için sinematik bir şekerlemeydi- özellikle de Dünya’ya hazırlanmak için yıllar ya da on yıllar değil, aylar veren bir kuyruklu yıldız. Zaman kısaysa ve nesne çok büyükse, nükleer olanlar da dahil patlayıcılarla nesneyi yok etmek seçenekler menüsünün dışında değildir. Ancak bu, dev kaya buharlaşmayıp çok daha küçük parçalara ayrılacağı için kendi başına sorunlar yaratacaktır.

“Bütün bu parçaların nereye gideceğini tahmin etmek ve onu, atmosferin başa çıkabileceği kadar küçük parçalara ayırdığınızdan emin olmak zordur.” diyor Johnson. Yine de, çok sayıda küçük nesne varsa ya da 65 milyon yıl önceki büyük çarpışmadan sonra Dünya’daki yaşam sona erdiyse, insanların yapabileceklerine dair çok az şüphe var. “Dinozorların bir uzay programı yoktu!” diyor Johnson.

Bize harekete geçmemiz için daha fazla zaman veren asteroidlerle, parçalayarak değil saptırarak -onları yavaşlatarak ya da yollarını değiştirerek- başa çıkabiliriz. 24 Kasım 2021’de NASA, bu konseptin işe yaradığını kanıtlaması için Double Asteroid Redirection Test (DART) uzay aracını fırlattı. Bunun hedefi, Güneş’in etrafında dönen 780 metrelik bir kaya olan ve Dünya için bir tehdit oluşturmayan Didymos asteroididir. Didymos’un yörüngesinde Dimorphos adında 160 metrelik bir moonlet (küçük uydu) vardır. DART, Kasım 2022’de Didymos sistemine ulaştığında kasıtlı olarak Dimorphos’a çarpacak ve bilim adamları ana gövdesi etrafında yörüngesinin hızının ve yönünün ne kadar değiştiğini belirleyecek.

Bu, küçük bir kaya üzerindeki küçük bir testtir ve Dünya’nın güçlü bir gezegen savunma sistemine sahip olduğu anlamına gelmez. Ama sapmanın işe yarayabileceğini gösteren bir kavram kanıtı deneyi olarak, önemli bir adımdır. Didymos’un aksine bizim için risk oluşturabilecek asteroidleri bulmak için NASA, 2026’da havalanacak olan Near Earth Object Surveyor uzay aracını fırlatmayı planlıyor. Bu uzay aracı gezegenimizin çevresini tarayarak şüpheli nesneleri arayacak. Bu çözümlerin hiçbiri mükemmel değil ancak hepsi yardımcı olabilir.

İnsanların eseri olan iklim değişikliğinin aksine, gezegen bombardımanı sadece yoğun, uğuldayan bir güneş sisteminde yaşama riskidir. Ancak iklim değişikliği gibi, gerekli adımları atmaya karar verdiğimiz takdirde, hafifletebileceğimiz ve hatta çözebileceğimiz bir sorundur. Hollywood’un son kıyamet hikayesinde, insanlık yaşamı ile zar atıyor. Ekranın dışındaki dünyada, farklı seçimler yapabiliriz.

Time’da yayımlanmış Breaking Down the Mostly Real Science Behind Don’t Look Up adlı yazının çevirisidir. Yazının orijinaline kaynakçadan ulaşabilirsiniz.

KAYNAKÇA:
– Kluger, J. (2021, Aralık 21). Breaking Down the Mostly Real Science Behind Don’t Look Up. Time: https://time.com/6130579/dont-look-up-science/

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu