TIPTA GÜNCELLER

Tıp Öğrencilerinin Ruh Sağlığı Üzerine

 Son zamanlarda hekime şiddet olaylarında, doktor ve tıp öğrencisi intiharlarında, hekimlerin ülke değiştirme girişimlerinde görülen artış Türkiye’deki sağlık sisteminin ve tıp eğitiminin sorunlarıyla doğrudan ilişkilidir. Bu yazıda çeşitli makalelerdeki bilimsel çalışmalardan yola çıkarak tıp öğrencilerinin ruh sağlığı üzerine genel bir değerlendirme yapılacaktır.

 Tıp öğrencilerinin ve hekimlerin yaşadıkları depresyon, anksiyete, stres ve tükenmişlik oranları toplumun diğer kesimlerinden bariz bir şekilde yüksektir. Çeşitli çalışmalara göre bahsedilen oranlar %20 ila %50 arasında seyretmektedir. Yaklaşık olarak öğrencilerin yarısında bahsedilen duygu durumlarından herhangi birisi bulunmaktadır. Tıp öğrencilerinin en az beşte birinin bu olumsuz ruh halleri içerisinde bulunmalarının altında yatan sebepler ise çok çeşitlidir. Bu sebepleri sıralayacak olursak mecburi hizmet ve tıpta uzmanlık sınavı kaygısı, derslerin zorluğu, sınıf tekrarı yapmış olmak, tıp fakültesine istemeden gelmiş olmak, sosyal zaman kısıtlılığı gibi özellikle tıp fakültesinde okumaktan kaynaklanan sebeplerin yanı sıra; sağlık durumunun kötülüğü, cinsiyet, maddi problemler, barınma problemleri, ulaşım problemleri, aile ile ilişkilerinin bozukluğu, arkadaşlık sorunları, aile özlemi gibi bireysel ve toplumsal sorunlara işaret eden problemleri de görebiliriz.

 Ülkemizde tıp fakültelerindeki kontenjan sayısının fazlalığı da klinik öncesi dönemde yüksek öğrenci sayılı amfilerde eğitimi zorlaştırmakta klinik stajlara geçildiğinde ise pratik derslerde ve birebir hasta muayenelerinde belirgin zorluk yaşatmaktadır. Bu durum hem eğitimin kalitesini azaltmakta hem de öğrenci- öğretim üyesi ilişkisini sınırlandırmaktadır.(1)

 Tıp fakültesinin farklı sınıflarında okuyan öğrenciler farklı düzeylerde depresyon, anksiyete, stres ve tükenmişlik yaşayabilmektedir. En bariz fark Tıpta Uzmanlık Sınavı’na çalışan öğrencilerde sınava çalışma süreleri arttıkça depresyon, anksiyete ve tükenmişliğin artması ile gözlenmiştir. Mezun olduktan sonra TUS’a çalışmaya devam eden öğrencilerde bu belirtiler en fazladır. Antidepresan ilaçların kullanımı da bu durumla pozitif korelasyon göstermektedir.

 İntörn öğrencilerin yaşadıkları kaygılar da özellikle ön plandadır. Tıp fakültesi son sınıf öğrencileri ile yapılan öğrencilerin anksiyete düzeyleri ile alakalı bir çalışmada gözlenen kaygı durumları sırası ile şu şekildedir: uzmanlık sınavında başarısız olma, uzmanlık sınavına yetersiz hazırlanma, mesleki yaşamlarında uzman olarak çalışamama, hastalara kasıtsız olarak zarar verme, yanlış tanı koyma, acil hastaya yaklaşım, klinik becerilerde yetersizlik, işsizlik, ilaç reçetelemede yetersizlik. Görüldüğü üzere tıp öğrencilerinin birinci basamakta genel pratisyen olarak çalışmak ve tıbbi konularda yetersizlik ile ilgili kaygıları vardır. Bu durum kısmen Türkiye’deki birinci basamak koşullarındaki sorunlar, kısmen topluma dayalı tıp eğitiminin eksikliğinden ve kısıtlı aile hekimliği uzmanlık programlarından kaynaklanmaktadır.(2)

 Son yıllarda artan hekim göçlerinin de yukarıda bahsedilen sebeplerin yanı sıra sağlık çalışanlarına ve özellikle hekimlere karşı artan şiddet vakaları, yetersiz ve ağır çalışma koşulları, meslek içi mobing, ekonomik ve sosyal açıdan ülkenin içerisinde bulunduğu durum ile doğrudan ilişkisi vardır. Aynı sebepler tıp öğrencilerinin gelecek kaygılarını da oluşturmakta ve ruh sağlıklarını olumsuz etkilemektedir.

 Her tıp öğrencisinin karşı karşıya olduğu sorunların içerisinden çıkamayıp depresyon sonucu intihara sürüklenen Enes Kara’yı, 36 saat nöbet sonrası evine dönerken uykusuzluk sonucu yaptığı kazada hayatını yitiren Rümeysa Beril Şen’i, zorlu çalışma koşulları ve mobinglerin etkisiyle depresifleşip unutulmak isteyerek hayata veda eden Murat Yalçın’ı, sessizce bu hayatı bırakmayı seçen tüm hekim ve hekim adaylarını, salgın sürecinde hayatını kaybeden tüm sağlık çalışanlarını anarken bir yenisinin daha yaşanacağından emin olmak hepimizi büyük bir umutsuzluk içerisinde bırakmaktadır.

 Görüldüğü üzere aslında bütün sorunlar açıkça ortadadır. Bu sorunları düzeltmek için köklü adımlar atmaktan kaçınıldıkça, hayatlarını insanlara yardım etmeye adamış doktorlar ve doktor adayları göz göre göre yardımsız bırakıldıkça, hekimlerin özlük hakları çiğnenmeye devam edildikçe ne yazık ki aynı sorunlar içerisinde boğulmaya devam edeceğiz. 

Kaynakça:

  1. Ekmekci Ertek, İ., Özkan, S., Candansayar, S., & İlhan, M. N. (2020). Tıp Fakültesi Öğrencilerinde Stres, Tükenmişlik ve Depresyon. Gazi Sağlık Bilimleri Dergisi, 5(1), 10–20.
  2. Yeniçeri, N., Mevsim, V., Özçakar, N., Özan, S., Güldal, D., & Başak, O. (2007). Tıp Eğitimi Son Sınıf Öğrencilerinin Gelecek Meslek Yaşamları ile İlgili Yaşadıkları Anksiyete ile Sürekli Anksiyetelerinin Karşılaştırılması. DEÜ Tıp Fakültesi Dergisi, 21(1), 19–24.
  3. Yeniocak Tunç, A., & Yapıcı, G. (2019). Bir Tıp Fakültesindeki Öğrencilerin Depresyon, Anksiyete ve Stres Düzeylerinin Değerlendirilmesi. Turk J Public Health, 17(2), 153–168.
  4. Naçar, M., Baykan, Z., & Çetinkaya, F. (2012). Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Birinci ve İkinci Sınıf Öğrencilerinde Tükenmişlik Durumu ve Eğitimin Etkisi. Tıp Eğitimi Dünyası Dergisi, 35, 9–25.
  5. Öztek, Z., Burgut, R., Gökçe, G., Bilgiç, E. E., Kanter, B., Ünal, İ. E., Şahin, Ş., & İşçeviren, H. B. (2018). Tıpta Uzmanlık Sınavına Hazırlanan Tıp Öğrencileri ve Doktorlarda Depresyon ve İlaç Kullanımı. Maltepe Tıp Dergisi, 10(2), 54–57.
  6. Karaoğlu, N., & Şeker, M. (2011). Klinik Öncesi Yıllardaki Tıp Öğrencilerinin Anksiyete ve Depresyon Düzeyleri ve Etkili Olabilecek Faktörler. TAF Preventine Medicine Bulletin, 10(3), 303–312.
  7. Kaya, M., Güneş, G., Kaya, B., & Pehlivan, E. (2004). Tıp Fakültesi Öğrencilerinde Boyun Eğici Davranışlar ve Şiddetle İlişkisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 5, 5–15.
Daha Fazla Göster

Pınar Nazlı Ertekin

Sanata ilgim ve saygım büyük. Okumayı, araştırmayı ve üretmeyi seviyorum.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu